[ad_1]
İlk yağmurlarla beraber Erenköy Lisesi’ndeki prefabrik sınıfların balçık içinde kalması, geçtiğimiz hafta eğitim adına en oldukça konuşulan konulardan biri oldu. Toplumsal medyada paylaşılan resimlerden de anlaşılacağı suretiyle prefabrik sınıflar ana binanın uzağında… Hangi akla hizmet ederek bu kadar uzağa konumlandırıldıklarını idrak etmek oldukça zor. Kısaca bu prefabrik sınıflar yerleştirilirken asla mi uzman görüşü alınmadı?
Sanki bunların olabileceğini tahmin etmişçesine bundan bir ay ilkin okulların açıldığı ilk günlerde yani18 Eylül’de bu köşede şu cümleleri yazdığım: “Mevcut okullarda aslına bakarsanız geçmişten kalan güzel duyu yoksunu, çevreye uyumsuz ek binalar varken şimdi bir de gelişigüzel yerleştirilen konteyner sınıflar bunlara eklenmiş oldu. Bu konteyner sınıfın okullarda oyun alanlarını daralttığı, evlatların teneffüslerde rahat hareket alanlarını kısıtladığını biliyoruz. Senelerdir okullarda bu ek binaları yada benzeri yapıları yaparken birinci öncelik hep “ucuz olsun” anlayışı ile hareket edilmiş olduğu için, daima estetikten yoksun olmuştur.”
Sözün aslı şu; 21’inci yüz yılda tam teşekküllü “tam gün eğitim” hayal ederken, prefabrik sınıflarda eğitimi sürdürmeye çalışıyoruz.
[ad_2]