Başsavcılık bütçesi 300 bin TL artışla komiteden geçti

Görüşmede konuşan Başsavcı Yardımcısı Ahmet Varol, bütçe mevzusunda yaşadıkları sıkıntılara işaret etti, Başsavcılığın yürütmenin denetim ve sınırlamalarına dahil olmaması icap ettiğini altını çizdi, “Sürekli ricacı konumuna getirilmemiz doğru değil” dedi.

-Varol: “Sürekli ricacı konumuna getirilmemiz doğru değil”

Başsavcı Yardımcısı Ahmet Varol Başsavcılığın yaşamış olduğu sıkıntılardan bahsetti. Varol Başsavcılığın yürütmenin denetim ve sınırlamalarına dahil olmaması icap ettiğini, tüm dairelere eşit davranıyoruz benzer biçimde bir argümanın kendileri için geçerli olamayacağını beyan etti.

Kağıt gereksinimleri için bile her yıl kavga vermek zorunda kaldıklarını belirten Varol, bunun faaliyetlerine sekte koyduğunu beyan etti, yazışmalar, verdikleri yanıtlar benzer biçimde bir çok faaliyetleri için kağıda gereksinimleri bulunduğunu belirtti, ricacı konumuna düşürüldüklerini kaydetti.

Şu an Başsavcılığa, bütçe olmadığı için günlük gazete dahi alınamadığını özetleyen Varol, araçlar bakımından akaryakıt, yağ ve servis bütçesi mevzusunda da problem yaşadıklarını, devamlı ek ödenek istemek durumunda bırakıldıklarını dile getirdi, bu araçların faaliyetlerini yürütmeleri için mühim bulunduğunu altını çizdi.

Binalarına elektrik bağlanması için haziran ayında ödenek talebinde bulunduklarını sadece hala beklediklerini dile getiren Varol, savcı istihdam etmeleri icap ettiğini sadece yapamadıklarını bu sebeple istihdam edilecek kişileri yerleştirecek oda olmadığını beyan etti.

Oda mefruşatı için çıkan ödenekle piyasadan mal-hizmet almanın mümkün olmadığını dile getiren Varol, izaz ikram ve temsil giderlerini ceplerinden ödemek durumunda kaldıklarını söylemiş oldu.

Bir yıl süresince 32 kez müracaat etmek zorunda bırakıldıklarını dile getiren Varol, Başsavcılığın sürekli ricacı konumuna getirilmesinin doğru olmadığını altını çizdi, bütçe olmadığı için dava yürütürken yurt dışından şahit getirtemediklerini söyledi.

-Canaltay bütçe artırımına gidileceğini deklare etti

Komite Başkanı Resmiye Canaltay ise Başsavcılığın yürüttüğü görevin önemine işaret etti, bütçe artırımına gitme sonucu aldıklarını dile getirdi. Bunun üstüne oturuma 5 dakika ara verildi.

-Şahali: “Bağımsız olması ihtiyaç duyulan kurumlar idareye muhtaç hale getirilmemeli”

Aranın arkasından söz alan CTP Milletvekili Erkut Şahali, Varol’un açıklamalarında oldukça haklı bulunduğunu belirtti, bağımsız olması ihtiyaç duyulan kurumların idareye muhtaç hale getirilmemesi icap ettiğini altını çizdi.

Bilhassa insan kaynakları anlamında ve yurt dışından şahit getirme anlamında sıkıntıların oldukça ciddi bulunduğunu belirten Şahali, Başsavcılığın bekleyen dosyalar karşısında eleştirilere maruz kaldığını, siyasetle ilgili konuların beklemesinin bilhassa sıkıntılı bulunduğunu söyledi.

Meclis komitelerinde yasama faaliyetleri esnasında başsavcılıktan görevlendirme yapılması mevzusuna da değinen Şahali, bunun mühim bir gerekseme bulunduğunu dile getirdi, bunun vakit israflarının önüne geçmek için de mühim bulunduğunu söylemiş oldu.

-Varol: “Meclisi savsaklamak benzer biçimde bir durum söz mevzusu değil”

Varol da Başsavcılığın savcı gönderip göndermemesinin kendilerine evvelde data verilmesi ve araştırma fırsatı yaratılmasıyla ilgili bulunduğunu beyan etti.

Varol Meclisi savsaklamak benzer biçimde bir durumun söz mevzusu olmadığını dile getirdi.

-Özdenefe: “Başsavcılık inisiyatif almıyor… Dosyalar baskı aracı haline getirildi”

CTP Milletvekili Erdem Özdenefe de, ceza davalarıyla ilgili sorumluluğun Başsavcılıkta bulunduğunu fakat son yıllarda savcılığın bu mühim mevzuda sıfır inisiyatif aldığını gözlemlediğini söyledi.

Her şeyin polise bırakılmış benzer biçimde bir görüntü bulunduğunu dile getiren Özdenefe, polisin icraatta adil davranmadığıyla ilgili de duyumlar aldıklarını belirtti.

Başsavcılığın Polisten geleni olduğu benzer biçimde dava sürecine götürmüş olduğu benzer biçimde bir görüntü bulunduğunu da ifade eden Özdenefe, bunun mühim bir mevzu bulunduğunu kaydetti.

Olgusal ve yasal olarak zayıf olan davaların ilerletilmesi sonucu, insanoğlu sonunda beraat etse de belirli bir süre özgürlüklerinden yoksun olduklarını özetleyen Özdenefe, dosyaların bir baskı aracı haline getirildiğini aktardı.

Özdenefe, ifade özgürlüğünü hedef alan dosyaların kategorik bir örnek teşkil ettiğini de dile getirdi.

Reçete meselelerinde de benzeri bir durum yaşandığını özetleyen Özdenefe, polisin her insana aynı tutukluluk süresi istediğini belirtti, Ceza Hukukunda soruşturma sürecinin de, tutukluluk sürecinin de, cezanın da kişiye hususi bulunduğunu kaydetti.

Delilleri karartma ya da kaçma ihtimalinin göz önüne alınarak kişiye hususi karar verilmesi icap ettiğini özetleyen Özdenefe, her insana 3 gün tutukluluk istenirken Başsavcılığın niçin bu mevzuyla ilgilenmediğini sordu, 3 güne itiraz edecek olanlara, “3’ü kabul etmezsen 8’i isterim” dendiğini söyledi.

-Varol: “Soruşturması daha erken bitenler kimi zaman 2 günde de özgür bırakıldı”

Cevap veren Varol da, yasal mevzuata nazaran soruşturmaların polis tarafınca yürütüldüğünü, savcılığın sadece danışılması durumunda görüş bildirdiğini söylemiş oldu.

Reçete meselesinde 70 tabip, 120 eczane ile soruşturma başlatıldığını kaydeden Varol, düzmece belge düzenlemek suçuyla ilgili soruşturma sürecini özetledi.

Otomatik 3 gün tutukluluk benzer biçimde bir durumun söz mevzusu olmadığını özetleyen Varol, zanlının belgelere müdahalesini engellemek için tutukluluk verildiğini, soruşturması daha erken bitenlerin kimi zaman 2 günde de özgür bırakıldığını söyledi.

Şu an esasa ilişkin araştırma yapılmadığını, somut verilerin kendilerine getirilmediğini ifade eden Varol, bu veriler geldiği vakit dava getirme sonucu verebileceklerini söylemiş oldu.

Soruşturmanın tutuklama yapılmadan yapılamayacağını da dile getiren Varol, polise 3 gün tutukluluğa gerek kalmış mıdır diye de sorduklarını söyledi.

İfade özgürlüğüne ilişkin meselelere savcılık olarak dahil olmamaya çalışsalar da kimi zaman kendilerini mevzunun içinde bulduklarını belirten Varol, kabahat unsuru olup olmadığına karar verecek olanın mahkeme bulunduğunu, mevzuları mahkemeye götürmek durumunda olduklarını söyledi.

Varol, ifade özgürlüğüne giren mevzuları mahkemeye götürmek zorunda olduklarını belirtti.

Varol’un hitabı esnasında Bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars, bu süreçte tabip ve eczacıların tüm mal varlıklarına el konmasıyla “gereksiz yere mağdur edildiğini” kaydetti, Varol ise devletin uğratılmış olduğu zararın karşılanmasını güvence altına almak için bu uygulamanın yapıldığını dile getirdi.

Varol’un hitabı esnasında CTP Milletvekili Ürün Solyalı da, ülkeyi yönetim edenlerin yargı önüne çıkmasının kendileri açısından mühim bulunduğunu belirtti, jet raporu, KIB-TEK raporu mevzularını  ve suçlu deportu mevzusundaki tutumu sordu.

-İncirli: “Düzmece reçete kavramıyla ilgili çerçeve belirlenmeli”

CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli, düzmece reçete soruşturmasına işaret etti; yargı üstünde oldukca büyük yük bulunduğunu kaydetti.

Başta meydana getirilen “hatalar” sebebiyle sürecin istenen benzer biçimde gitmeyebileceğini özetleyen İncirli, mevzunun bir “fiyaskoyla” sonlanabileceğini dile getirdi.

Başsavcılık açısından düzmece reçete teriminin tam olarak ne bulunduğunun açıklanmasını isteyen İncirli, kendisi için düzmece reçeteyle, Başsavcılık için düzmece reçetenin değişik bulunduğunu dile getirdi, düzmece reçete kavramıyla ilgili çerçeve belirlenmesi icap ettiğini altını çizdi.

Hastaların kullandıkları ilaçların ne işe yaradığını bilemeyebileceğini, sadece hasta ifadelerine bakılarak sert tedbirler alındığını özetleyen İncirli, 80 yaşındaki doktorun emekli maaşına el konulduğunu belirtti.

Bu işin sonunda birçok kişinin suçsuz bulunduğunun ortaya çıkacağını, eczanelerin ecza depolarının hastaların oldukca zor durumda kaldığını belirten İncirli, bir doktorun bilmiş olduğu bir hastayı görmeden de reçete yazabileceğini dile getirdi, her seferinde hastayı görmeye gerekseme olmadığını, bunu düzmece saymanın kabul edilemez bulunduğunu beyan etti.

Bilir kişilerle bu soruşturmanın yürütülmemesinin de ciddi sorun bulunduğunu dile getiren İncirli, tutuklama sürelerinin kısaltılmasının sevinç verici bulunduğunu söyledi, “bizim eczacılarımıza ve doktorlarımıza yaşattıklarımız affedilir şeyler olmayacak” dedi.

Bir sistemi kullanan 200 eczacının hepsinin birden iyi mi suçlu olabileceğini soran İncirli, bundan sonraki süreç için bir çerçeve oluşturmanın oldukca mühim bulunduğunu tekrarladı.

Günün sonunda bu yaşananların yargı sistemine zarar verebileceği endişesi yaşadığını özetleyen İncirli, “4 kalem reçetede bir ilacın izi sürülemedi diye bir eczacının hapse atılmış olduğu bu sürecin içinden iyi mi çıkılacağını” sordu.

-Baybars: “Savcılık yasaya nazaran polise yönerge verebilir”

Bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars da, savcılık kurumunun bağımsız bir kurum bulunduğunu, kâğıt alacak paramız yok demesinin, gazete alınamamasının kabul edilebilir olmadığını dile getirdi.

Savcı maaşlarının günün koşullarını karşılamıyor bulunduğunu kaydeden Baybars, bunun savcılığa olan ilgiyi de azalttığını beyan etti.

Savcılığın yasaya nazaran polise yönerge verebileceğini kaydeden Baybars, soruşturmanın gizli saklı, yargılamanın açık olduğuna işaret ederek, Başsavcılığın yetkisini davayı ilerletmek yönünde değil, ettirmeme yönünde de kullanabileceğini kaydetti.

-Özuslu: “Zem ve kadih iddiasında olan var ise sivil mahkemeye gitsin”

CTP Milletvekili Sami Özuslu da “hükûmetin kuvvetli yargıya ihtiyacı yok aksine hakkaniyet bakanlığını getirip bağımsız yargıyı ortadan kaldırmayı hedefliyor” diyerek, bağımsız yargının en büyük güvencesinin karşıcılık bulunduğunu kaydetti.

“Dolayısıyla bizlerden gelen eleştirileri lütfen bizlerden bizlere olarak karşılayın” diyerek devam eden Özuslu, savcıların gerekirse dünyadaki benzer biçimde temiz eller operasyonu başlatmasını beklediklerini dile getirdi.

Ali Kişmir’e oluşturulan davaya işaret eden Özuslu “Zem ve kadih iddiasında olan var ise sivil mahkemeye gitsin” diyerek, kamuoyunun beklentisinin esas meselelerle ilgili açılacak davalar bulunduğunu beyan etti.

Halkın beklentilerinin bir ötekinin “Başbakan Ünal Üstel’in bakanlık görevinden alınmasına yol açan Jet Raporu mevzusunun akıbetini öğrenmek bulunduğunu” özetleyen Özuslu bunun yargıya olan güvenin sarsılmasına niçin bulunduğunu dile getirdi.

Bunun kamuoyunun kalbinde bir “yara” oluşturduğunu söyleyen Özuslu, yaşananların üstüne polisin mi savcılığın mı gitmediğini öğrenmek istediğini beyan etti.

Özuslu, bunlar dururken Şener Levent’e, Ali Kişmir’e, öğretmenlere dava açılmasını acayip karşıladığını söylemiş oldu.

Aynı 22 kişinin 2 kişiyi iyi mi darp ettiğini soran Özuslu, elle dokunma darp sayılacaksa polise yaklaşmama yasası çıkarılması icap ettiğini kaydetti.

“Kutlu Adalı dosyası tekrardan açılacaktı, açıldı mı?” diye soran Özuslu, basın şehidinin kimin tarafınca katledildiğinin ortaya çıkarılmamasından Başsavcılığın rahatsız olup olmadığını sordu.

Reçete soruşturması mevzusunda masumiyet karinesi prensibine işaret eden Özuslu, “kelepçelemeden ilkin çapraz sorgu ve ön araştırma yapılması gerektiği” görüşünü dile getirdi.

Özuslu mevzuyu “yakan top” oyununa benzetti, “hükümetin attığı topu polis ve savcılığın tuttuğunu” kaydetti.

-Şahiner

CTP Milletvekili Salahi Şahiner de “Emlakçılar Birliğinin yasal statüsü sürmemesine karşın yapmış olduğu imtihan ve almış olduğu para hakkında davanın akıbetini” sordu.

Şahiner 2023 etkinlik raporu mevzusunda da data istedi.

-Derya: “Cinsel suçlar söz mevzusu olduğunda savcılık soruşturma ve davaya hazırlık yöntemlerini değiştirmeli”

CTP Milletvekili Doğuş Derya da hanıma yönelik sertlik vakalarında bilhassa tecavüzde hanımefendilerin avukatının savcılık bulunduğunu, hanımefendileri korumakla yükümlü bulunduğunu kaydederek, tecavüzün kaydının yapıldığı durumlarda mağduru mahkeme salonuna hazırlamak adı altında mağdurun tecavüze uğramış olduğu görüntülerin yine izletildiğini söyledi.

Derya, cinsel suçlar söz mevzusu olduğunda savcılığın soruşturma ve davaya hazırlık yöntemlerini değiştirmesi icap ettiğini beyan etti.

Derya, cinsel saldırı suçları mevzusunda çapraz sorgu yöntemleriyle ilgili de tedbir alınması icap ettiğini beyan etti.

-Cabacaba

Bütçe Dairesi Müdürü Mehmet Cabacaba da bu yıl mayıs ayında yeni yasa nezdinde DPÖ rakamlarıyla orta vadeli plan oluşturduklarını ve mal ve hizmet giderleriyle ilgili bir plan yaptıklarını söyledi.

Sadece gerçekleşmeler sonucu bunun gerçek dışı hal aldığını ifade eden Cabacaba, sonuçta bütçe açığını göz önünde bulundurmadan gerçekçi bir bütçe hazırlamak istediklerini, tek tek kurumlarla konuşup bütçe hazırladıklarını beyan etti, Başsavcılık muhasebe personeliyle görüşerek bütçe üstünde mutabık kaldıklarını söylemiş oldu.

Bu yıl yüzde yüzün üstünde artışla bütçe hazırlandığını kaydeden Cabacaba, bütçeyle ilgili takdirin komitede bulunduğunu beyan etti.

-Varol soruları yanıtladı

Varol da sorulara cevap verdi. Jet Raporuyla ilgili geçen yıl detaylı data verdiğini anımsatan Varol, ilgili soruşturmada ifadelerin çoğunun alınmadığı bilgisini verdi.  

3 kişiye fiilen dava açıldığını ve geri çekildiğini kaydeden Varol, genişletilmesi ihtiyaç duyulan mevzular genişletilmediği için bu şekilde bir adım atıldığını dile getirdi.

Polis ilave şahadetleri tamamlarsa mevzunun yine gündeme geleceğini belirten Varol, hangi müdürün hangi çavuşa buyruk verdiği silsilesinin bile tespit edilmediğini kaydetti.

Dokunulmazlıklar mevzusunun Başsavcılıkta siyasal partilerin mali denetimi hakkında gündeme geldiğini kaydeden Varol, deport mevzusundaki soruları da yanıtladı, cezaevinin durumuna işaret etti, izinsiz ikamet eden kişilerin ihraçlarının dava sonucu beklenmeden yapılması mevzusunda bir ilke sonucu aldıklarını dile getirdi.

Düzmece reçete davası mevzusundaki soruları da yanıtlayan Varol, bir tek hastanın ifadesine bakılarak karar verilmediğini beyan etti. İlgili davanın olgulara bakarak yürütüleceğini ifade eden Varol, bu insanların kelepçeli olarak davaya götürülmesinin, ilgili yasal düzenleme olmadığı için PGM genel emrine uygun şekilde yapıldığını belirtti.

Zihni Uzman benzer biçimde 80’lerindeki bir doktorun mahkemeye getirilmesi lüzumlu miydi diye kendisinin de polise sorduğunu dile getiren Varol, mevzunun polisin inisiyatifinde bulunduğunu kaydetti.

Varol,  hesapları bloke edilen eczacıların mali olarak zor durumda kalmaması adına bir formül için çalıştıklarını dile getirdi.

Davaya başlanmadan ilkin avukatların kullanacağı argümanlar hakkında savcılığa data vermesi icap ettiğini özetleyen Varol, avukatları buna çağrı etti.

Temiz eller operasyonu mevzusundaki soruya da yanıt veren Varol, Özuslu’nun İtalya’dan verdiği örnekte bu kişiye yetkinin Meclis tarafınca verildiğini dile getirdi, “yol açın yürüyelim” dedi.

Bir yıl içinde savcılık olarak averaj 100 bin dosyaya baktıklarını dile getiren Varol, buna 36 savcıyla bakıldığını kaydetti.

Varol basın davalarıyla ilgili de bir meseleyle ilgili yasanın aramış olduğu unsurlara ilişkin yorum yapmaları gerekiyorsa bunu mahkemeye ilettiklerini belirtti.

Cinsel saldırı davasında görüntüleri izlettikleri davanın ifadeler içinde farklılık olması sebebiyle gerçekleştiğini kaydeden Varol, o yüzden bu uygulamayı yapmak zorunda kaldıklarını beyan etti.

Konuşmaların arkasından Başsavcılık bütçesi 300 bin TL artışla, 195 milyon 644 bin 500 TL olarak oybirliğiyle kabul edildi.