[ad_1]
Bu biçim mevzulara girmeyi pek sevmem, fakat mevzu ülkenin tüm kesimlerini bir halde ilgilendirir hale geldiyse normal olarak görevimizi yapmaktan kaçamayız.
Ulusal Birlik Partisi bu ülkenin, beğenirsiniz yada beğenmezsiniz en büyük iki partisinden biridir. Doğrusu ülke yönetiminde geniş bir söz hakkına haiz.
Doğrusu ekonomik mevzular, açlık ve açlık sınırının altında kalan asgari ücretli, dükkanlarını kapatan, batan esnaflar, alıp başını giden yabancılara konut satışları, mahalli halkın gençliğinin evsizlikle mücadelesi, Bin 200 çocuğun ellerinden siyasal bir kararla bir çırpıda alınan eğitim hakkı ek bütünleme imiş, 10 günlük bir süre verdiniz bu çocuklar öğretmediğiniz bir müfredattan görevli tutulacak bununla birlikte aslına bakarsanız girdikleri sınavın mevzularından da yeniden görevli tutacaksınız, adına da eşitlik diyeceksiniz işte bu şekilde gasp ettiniz yüzlerce gencin hakkını, kısa keseceğim bu mevzuyu şundan dolayı Nazım bey ve müsteşarı konun yalnız kişisel bir mevzu bulunduğunu sanki kendilerinden torpil istendiği şeklinde bir idrak operasyonu yürütüyor. Fakat yok öyleki bir dünya Aytunç Bey ve Nazım Bey. Hele sen Aytunç Bey bu yaşta bulunduğunuz makamın ağırlığında yalan söylemeyeceksiniz bu iş öyleki ‘’sory’’ demekle olmuyor.
Ünal Bey şu yada bu şekilde günün getirmiş olduğu koşullarla UBP’nin başına geçirildi. “ABİ” olarak partiyi toparlayıcı ve sakinleştirici şahıs olarak görüldü. O günlerde de kimse karşı çıkmadı. Bugünlere kadar geldik.
Bugün ise tartışılan konulardan biri UBP başkanlık için kurultaya gidecek mi ?
Sekizler hareketi deniyor iddia ediyorum ki, bu sekizler 10’lar hatta 12’ler oldu. Oluşturulan yeni whatsapp grupları, meydana getirilen gizli saklı ev toplantıları hesaplar ince, vaat edilen tek şey var. “Bu iş bu şekilde olmaz, irademizi geri almalıyız, bu kadar yeter, üyeleri bile küstürdük yurttaş hayda hayda küskün vs..vs..vs..” uzun uzadıya yazsam sayfalar yetmez.
Yeni cepheler kuruldu kendiliğinden altta birleşen bir puzzle var. Ünal Üstelin yeni kabinesinin üstündeki hâkimiyetini sorgulayanlar dahi var. Başbakan dedi fakat yapmadılar, Başbakan üsteledi fakat üstünlük sağlayamadı. Peki ya bundan sonraki süreçte başka bir bakan da başka bir mevzuda ayak sürerse ne olacak? Endişeler önemli.
Bu şekilde atmosferlerde hiç kimseye itimat olmuyor değil mi? Sözgelişi buna benzer bir durumda Ersan Saner döneminde Nazım bey Ersan Saner’in ardında koşardı fakat adamlarını da alttan Faiz beye çalıştırırdı. Bu şekilde bu şekilde derhal her dönemde Bakan olmayı başardı. Asla düşündünüz mü İskelede niçin hep bir numara oluyor DU ve her kabinede neredeyse yer aldı. Tavşana kaç tazıya tut söylediği için olabilir mi?
Fakat hakkını teslim edeyim bölgede yükselen ismin Dursun Oğuz bulunduğunu da fark eden Nazım bey seçim döneminde neler yaptığını unutturmuş, Dursun bey ile sıkı fıkı olmuş bugünlerde. Peşinen özetlemek gerekirse bir şey daha söyleyeyim ben Karadenizlileri fazlaca severim bunun sağlam bir sebebi var deyip şimdilik bu mevzuyu burada kesiyorum.
Şimdi Başbakan ve Parti Başkanı Ünal Üstel, disiplin kartını çekti ve dedi ki, parti bütünlüğünü bozan arkamızdan iş çevireni disipline veririm. Özeti bu. Öteki taraftan Hasan Taçoy bu kartı görmüş oldu ve kurultaya gidilmesi için Parti Meclisi kartını öne sürdü. İşler giderek karışıyor, izliyor ve görüyorum. Aslolan sual UBP’nin geçmişi de göz önünde bulundurulursa bu savaşı hangi UBP kazanacak?
Ben yakından takip ediyorum, görüyor, duyuyor, izliyorum her neyse ki vakit işliyor. Hiç kimseye bir tavsiyem yok dostunu kazanan kazanmış kaybeden yitirmiş aslına bakarsanız. Aslolan sual bundan sonrasında ne yapacaksınız?
[ad_2]