[ad_1]
Bugün Dünya Sulh Günü,
Sulh kelimesi süper ötesi duyuluyor ki kulağa sanki her şey fazlaca güzel olacakmış hissiyatı veriyor.
“Yurtta barış, cihanda barış” ilk kez Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk tarafınca 20 Nisan 1931’de seçim dolayısıyla millete beyannamesinde dile getirilmiş. Bugüne baktığımızda KKTC için ne yazık ki mümkün değil. Peki niçin bunu söylüyorum gelin bakalım;
-Toplumsal yaşamda eşitsizlik varken cemiyet içindeki kesimlerde barışı sağlamak mümkün mü?
-Ekonomide yaratılan haksız kazançlar varken adaleti sağlamak mümkün mü?
– Siyasal partilerde iç harp varken yönetimde barışı sağlamak mümkün mü?
-İktidar savaşlarının içinde barışı sağlamak peki?
Bu ülkenin her tarafı döküldü toplumsal,siyasal, iktisat, her alan koktu artık.
Fakat balık baştan kokar,
Sorunlara çözüm üretmekle yükümlü olan iktidar gene kurultay tartışmaları içine girdi.
Halk ekonomik sıkıntılar, eğitim, sıhhat ve gelecek kaygısı içinde kaybolmuş durumda.
Sağıma bakıyorum hayatta kalma savaşı
Soluma bakıyorum açlıkla borç ödeme savaşı
Ardıma bakıyorum her şeye karşın eşitlik için verilen toplumsal savaşlar
Önüme bakıyorum gelecek kaygısı ile savaşan gençlik ve aileler
Bunca harp içinde Sulh ile ilgili bir şeyler yazmak da düşünmek de o denli zor ki.
Anlayacağınız Sulh için bile savaşan bir halk için Dünya Sulh günü anlamını yitirir.
Dünyada ve yurtta sulh olsa ne yazar, komşu komşunun yüzüne bakamaz, evlat atasıyla ters düşerken, birbirimizde kapanması güç yaralar açarken tüm Dünyada sınırlar kalksa , top tüfek sussa ne yazar…
[ad_2]