Ertuğruloğlu: Sorun iç politikadır
Güler, Gazze’de internasyonal hukukun ihlal edilmesi, çocuk ve hanımefendilerin katledilmesi ve olayın vahşet boyutuna dönüşmesinin “harp suçu ve asla kabul edilemez” bulunduğunu belirterek, “Sivillere yönelik saldırıların derhal sonlandırılması ve acilen ateşkes duyuru edilmesi gerektirme ettiğini bir kez daha vurguluyoruz.” dedi.
Şimal Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşunun 40’ıncı yıl dönümü münasebetiyle Ankara’da resepsiyon düzenlendi.
Bir otelde düzenlenen resepsiyona, Ulusal Müdafa Bakanı Güler, Tecim Bakanı Ömer Bolat, Ankara Valisi Vasip Şahin, Cumhurbaşkanlığı Müdafa Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Büyük Birlik Partisi (BBP) Başkanı Mustafa Destici, yabancı misyon temsilcileri ve oldukca sayıda davetli katıldı. Resepsiyon, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı.
Güler, burada yapmış olduğu konuşmada, Kıbrıslı Türklerin senelerce devam eden bağımsızlık mücadelesinin 40 yıl ilkin bugün zaferle sonuçlandığını ifade ederek, “Sürekli ifade ettiğimiz şeklinde Kıbrıs, bizim ulusal meselemizdir. Garantör devlet olan Türkiye’nin, adadaki askeri varlığını değişik bir halde tanımlamak, bu mevzuda provokatif söylemler dile getirmek Rum tarafına hiçbir yarar sağlamayacaktır.” dedi.
Güler, Kıbrıs meselesinin Kıbrıs Türk halkının meşru çıkarlarını ve güvenliğini güvence altına alacak şekilde bir an ilkin çözüme kavuşturulmasının Türkiye’nin en önemli önceliklerinden birisi olduğuna dikkati çekti.
Bu mevzuda “50 yıl daha kaybetmeye tahammüllerinin” olmadığını vurgulayan Güler, “Artık, geçmişten süregelen ve miyadı dolmuş söylemlerin çözüm çabalarına katkı sağlamadığı anlaşılmalıdır. Şu hususun altını çizmek isterim ki statükocu söylemlerle hayal kuranlar, çözümsüzlüğün yegane deposudur. Halen de yaptıkları askeri anlaşmalar ve üçüncü ülkelerden aldıkları askeri yardımlar ile bir tek ve bir tek çözümsüzlüğe hizmet etmektedirler.” diye konuştu.
Güler, muhataplarından “Kıbrıs Türkü’nün ve Türkiye’nin internasyonal hukuktan meydana gelen haklarına saygılı olarak hareket etmelerini” beklediklerini belirtti.
Türkiye’nin Akdeniz’deki hak ve menfaatlerini korumak için güvenilir olduklarının altını çizen Güler, internasyonal camiayı da Kıbrıs mevzusunda “adil ve kalıcı bir çözüm için destek olmaya, bir tek bir tarafın iddialarını desteklemeyi bırakıp mevzuya makul, mantıklı ve yansız şekilde yaklaşmaya” davet etti.
Güler, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün Kıbrıs adasında bulunma misyonuna uygun hareket etmesi, KKTC’nin egemenlik haklarına saygı göstermesini beklediklerini belirterek, “Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün adadaki varlığına yönelik, Şimal Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yönetimi ile de bir antak kalma yapılması gerektirme ettiğinin altını çiziyoruz.” dedi.
Türkiye’nin Karadeniz’den Afrika’ya, Orta Doğu’dan Kafkaslar’a kadar barış ve istikrarın hakim olması için yoğun çaba gösterdiğini ve “İsrail ve Filistin içinde yaşanmış olan çatışmaları da yakından” takip ettiklerini kaydeden Güler, “Gazze’de internasyonal hukukun ihlal edilmesi, hastaneler, okullar, mukaddes mekanlar, sığınmacı kampları ile daha da vahimi çocuk ve hanımefendilerin katledilmesi ve olayın vahşet boyutuna dönüşmesi harp suçudur ve asla kabul edilemez. Sivillere yönelik saldırıların derhal sonlandırılması ve acilen ateşkes duyuru edilmesi gerektirme ettiğini bir kez daha vurguluyoruz.” ifadelerini kullandı.
Güler, Türkiye’nin, insani yardım mevzusunda üzerine düşeni hayata geçirmeye, Gazze’ye yönelik saldırıların durdurulması ve kalıcı çözüm için diplomatik girişimlerde bulunmaya devam edeceğini belirtti.
Korukoğlu: “Güney Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz ve enerji kaynaklarına ilişkin tek yanlı faaliyetlerine seyirci kalmayacağız”
KKTC’nin Ankara Büyükelçisi İsmet Korukoğlu da 15 Kasım 1983 tarihinin, Kıbrıs Türkü’nün Kıbrıs adasındaki varlığının kalımlı bulunduğunu tüm dünyaya haykırdığı gün olarak tarihe not edildiğini belirtti.
Türkiye’nin, Kıbrıs Türkü’nün ekonomik kalkınması ve genç nesillere daha müreffeh bir ülke inşa edebilmek için katkı sağlamaya koşulsuz devam ettiğini vurgulayan Korukoğlu, Türkiye’nin KKTC’de tamamladığı ve sürdürdüğü bazı projelere değindi.
KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki meselelerin çözümü için dış ilişkiler yolunu seçerek birçok kez ortaklık iradesini teyit ettiğini vurgulayan Büyükelçi, “Kıbrıs Rum tarafının ise tek yanlı ve maksimalist yaklaşımlarını sürdürdüğünü görüyoruz. Kıbrıs Türk halkının haklarını gasp etmeye ve Ada’nın tek temsilcisi olma iddiasını devam ettiren Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Doğu Akdeniz ve enerji kaynaklarına ilişkin tek yanlı faaliyetlerine seyirci kalmayacağız.” ifadelerini kullandı.
Resepsiyon, Hacettepe Üniversitesi Halk Dansları ekibinin Kıbrıs-Türk halk dansları gösterisiyle devam etti.