[ad_1]
Son günlerde canımızı yakan, ruh sağlığımızı bozan o denli oldukca şey yaşıyoruz ki anlatmakla bitmez lakin özetlemek gerekirse bana nazaran en önemlilerini sıralamak isterim.
Senelerdir bu ülkede bitmeyen trafik kazaları üstelik ölümlü kazalar.Derhal her gün birilerinin evine ateş düşüyor. Kimileri devleti suçluyor, kimileri yol güvenliğini dile getiriyor bir ihmaller dizisidir ki bitmek bilmeyen gözyaşı, bitmek bilmeyen isyanlarla dolu her yanımız.
Bir şey hariç, kendimizi asla eleştirmiyoruz. Süratli vasıta kullanıyoruz, cep telefonumuz aracı kullanırken vücudumuzun uzvu şeklinde hareket ediyoruz, kırmızı ışıkta durmuyoruz, alkollü vasıta kullanıyoruz, trafik levhaları uyarıcı değil de yol dekoruymuş şeklinde davranıyoruz, küçücük evlatları ısrarla ön koltukta oturtuyoruz hatta daha da ileri gidip onları kucağımızda ön koltukta tutuyoruz, kavşaklarda durmuyor, yayalara ve motosikletlilere asla saygı göstermiyoruz, bisikletli birini görmek dahi istemiyoruz. Kimse kusura bakmasın fakat her 10 sürücüden minimum dördü bu yazdıklarımı yapıyor kısacası biz kaide tanımaz sürücüleriz. Durum bu şekilde olunca da kazalar hatta ölümlü kazalar kaçınılmaz kaderimiz oluyor.
Evet devletimizin dikkatsizliği vardır, evet kurumlarımız da karayolları mevzusunda oldukca görevli değiller fakat durum böyledir diye çoğumuz yollarda ölmek zorunda değiliz. Eğer devlet yada ilgili kurumların bizi bu mevzuda koruma kabiliyetleri zayıfsa bizim hem kendimizi hem de etrafımızdakileri korumamız gerekir.
Bir öteki rahatsız edici unsursa ülkeden daha ilkin ihraç edilmiş olan kişilerin deporte kararlarının bozularak tekrardan ülkeye girişlerinin sağlanmasıdır kanaatimce. Buna ek olarak giriş yasağı bulunan bazı kişilerin girişlerinin sağlanması da var doğal olarak ki.
Peki bunu kim yapar? Bakanlar Kurulu yapar ve yapmış oldu da.
Deporte etmek, ilgili güvenlik birimi tarafınca ülkeden sınır dışı edilmek anlamına gelir. Vizeniz bittiyse ya da bulunduğun yurt dışı destinasyonunda yasalara karşı geldiyseniz deporte edilebilirsiniz. Doğrusu Polis şahıs yada kişileri yasalarımıza nazaran kabahat işledikleri için ilkin gözaltına alıyor, mahkemede tutuklama emri alıyor mahkemeye çıkarıyor yargıç dinliyor karar alıyor. Onca dosya işlemi, ifadeler ,soruşturmalar oluyor ve karar Deporte. Tamamı olduktan sonrasında ansızın bigün siyasal irade karar veriyor sanki hiçbir şey olmamış şeklinde Deporte’larını Bakanlar Kurulu Sonucu ile kaldırıyor.
Bu sırada ne mahkeme, ne yargıç,ne savcı, ne polis yokmuş ve kararlar alınmamış, suçlar işlenmemiş şeklinde siyasal irade kendini hem polis hem yargıç, hem savcı yerine koyuyor sonrasında da polisin motivasyonunun yerinde olmasını istiyor.
O süre ne gerek var polis koştursun, dosya yapsın, soruşturma yapsın, kaçak yakalasın, hırsız yada katil yakalasın. Iyi mi olsa siz tüm bunlar olmamış şeklinde siyasal bir kararla bir saatte halledersiniz.
Kamuoyunun vicdanını yaralayan bu kararlarınızda hızlıca vazgeçmenizi arz ederiz.
Ülkede organize suçlar meydana geliyor, organize kabahat yasası çıkarın, ülkeye yasal olmayan yollardan silahlar sokuluyor suikast yapılıyor teknik takip sisteminizi güçlendirin, ülke uyuşturucu madde doldu her yanımızdan uyuşturucular çıkıyor tacirlerin hedef kitlesi ortaokul çağındaki küçüklere kadar geriledi bunlar için önlemler caydırıcı yasalar ve polisin elini güçlendirecek yasal düzenlemeler yapın.
Ülkede gençlik de elden giderken, toplanıp esasen bu ülkede olmayı hakketmeyen insanların deperte kararlarını bozmayın. Devleti de bu kara parçasında yaşam devam eden her canlıyı da kanunlar çerçevesinde korumak yükümlülüğünüzdür. Fakat siz aldığınız bu gereksiz kararla neyi amaçlıyorsunuz hakikaten merak ediyorum. Aile bütünlüğü bozulmasın diye ihraç kararını bozduk demeyin sakın. Kişinin aile birliğini korumak kendi görevidir kısaca ülkedeki kanunlara saygısı olmalı ve ona nazaran bu ülkede yaşam sürmelidir. Aksi halde aile bütünlüğü esasen işlediği suçla kendisi bozmuştur kısaca Bakanlar Kurulu “aile ve toplumsal politikalar” bakanlığı şeklinde davranamaz. Toplumun bütünün refah ve itimat içinde yaşaması bir tek polisin ve askerin sorumluluğunda değildir bir kez daha hatırlatma gereği duydum tüm saygımla…..
[ad_2]