[ad_1]
Yeşil Sulh Hareketi 16 Ekim Dünya Besin Günü sebebiyle izahat yapmış oldu.
“Bu yıl, Dünya Besin Gününü, gıdaya ulaşmanın en zor yılı olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Pandemi döneminde bile bu kadar sıkıntılı günler yaşamamıştık. Yanlış iktisat politikaları, ziraat üretiminin hızla azalması olduğumuz iklim değişikliği, su kaynaklarının kirlenmesi, ormanların, sulak alanların ve çevrenin tahrip edilmesi, ziraat alanlarının yağmalanması, emekçi ve emekli ücretlerinin açlık sınırının altında kalması, bırakın sıhhatli beslenmeyi, karnımızı doyurmayı bile lüks haline getirmiştir. Son 10 yılda artan etkilerini artık en yakıcı halde iklim değişimleri, ziraat alanlarının amaç dışı kullanımı, kontrolsüz artan nüfus, sığınmacı akını şeklinde problemler yakın gelecekte su krizine, toprak kıtlığına ve dolayısıyla besin krizine niçin olacaktır”
FAO’ya gore, küresel besin güvenliğini sağlayabilmek için 2050 yılına kadar tahminen yüzde 60 daha çok besin üretilmesi ve bu üretimin de naturel kaynakların korunarak yapılması gerektiği dile getirilen açıklamada “Yaşadığımız besin krizinden kurtulabilmek için rant ve beton ekonomisi yerine üretim ekonomisini, sermayenin öncelikleri yerine kamusal ve toplumsal çıkarları, gündelik politikalar yerine planlı kalkınmayı önceleyen kamu yararını gözeten ziraat ve besin politikaları geliştirmek ve yaşama geçirmek gerekir. Besin üretiminin yapıldığı ziraat alanlarının yeni yerleşim bölgeleri açılarak üretim dışı bırakılması ile azalan besin üretiminin buralardaki nüfusun artışı dikkate alındığında daha oldukca şahıs içinde paylaşılması astronomik fiyat artışı anlamına gelmektedir. Besin üretiminin azalması, talep edenlerin de artması aşırı fiyat artışlarına niçin olurken, sağlıksız beslenmeyi ve açlığı körükleyeceği için oldukca ciddi bir tehdit olarak değerlendirilmelidir.
[ad_2]