Cumhurbaşkanlığından meydana getirilen açıklamaya bakılırsa, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar kabuldeki konuşmasında, Şimal Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin temelinin halkın iradesinde yattığını belirterek, Osmanlı İmparatorluğu’nun adadan ayrılmasından itibaren Kıbrıs Türkü’nün Rum-Yunan ikilisine karşı özgürlük ve varoluş mücadelesi verdiğini söylemiş oldu.

Kıbrıs’ta ve Türkiye’de ortaya konulmuş olan irade sonrasında, 1960 kurum anlaşması ile adanın Yunanistan’a verilmesinin engellendiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs’ta iki ayrı halk var, biri diğerinden daha egemen değildir. Ortak devletteki Rumlar, 3 yıl içinde Kıbrıs Anayasasını değiştirdi ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’ne dönüştürdü” dedi.

Yaşanmış olan engelleme ve soykırımlara rağmen Kıbrıs Türklerinin mücadeleden vazgeçmediğine vurgu oluşturan Cumhurbaşkanı Tatar, 1974 senesinde garantör ülke Türkiye’nin müdahalesiyle çatışmaların durduğunu ve 50 senedir adada barış, refah ve güven bulunduğunu bu durumdan Rum tarafının da ekonomik yarar sağladığını kaydetti.

KKTC’yi kabul ettirmek ve tanıtmak için uğraş verildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Tatar, iki ayrı eşit egemen devletin iş birliğine dayalı bir antlaşma istediklerini dile getirdi.

Garantör ülke Türkiye’ye ve devletin kurucu ortağı Kıbrıs Türklerine sorulmadan Güney Kıbrıs’ın tek taraflı Avrupa Birliği’ne alınmasının hata bulunduğunu özetleyen Cumhurbaşkanı Tatar, dayatma bir çözüme zorlamak için Kıbrıs Türkleri ’ne ambargolar uygulandığını deklare etti.

Bozdağ

Şahali: TÜK’te izahı yapılamayacak tuhaflıklar var

Şahali: TÜK’te izahı yapılamayacak tuhaflıklar var

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Bekir Bozdağ da kabuldeki konuşmasında, KKTC’nin bağımsızlığının 40’ıncı yıl dönümünü kutladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin de bu yıl 100’üncü yılını kutladığına işaret eden TBMM Başkan Vekili Bekir Bozdağ, iki devletin egemen, bağımsız ve refah içinde devam etmesini temenni etti ve Türkiye’nin daima KKTC’nin yanında olmaya devam edeceğini söylemiş oldu.

Birleşmiş Milletler’in güçlü olan bazı devletlerin hak ve çıkarlarını sakınan bir örgüte döndüğü şeklinde eleştiriler olduğuna işaret eden Bozdağ, “Hakkı korumak için güçlü olmak gerekiyor. Güç, internasyonal alanda hakkın yerini aldı. Haklarımızı almak için gücümüzü korumalıyız” dedi.