Cumhurbaşkanlığı, Avrupa Birliği Komisyonu’nun 2023 yılı Genişleme Strateji Belgesi’nde yer edinen Türkiye raporunun Kıbrıs’a ilişkin paragraflarıyla ilgili izahat yapmış oldu.
Açıklamada, “AB, 1 Mayıs 2004 tarihinde tam üyelik kriterlerinin hilafına tek yanlı şekilde üye kabul etmiş olduğu GKRY’nin o tarihten itibaren mahkumu haline gelmiş ve gene bilhassa o tarihten itibaren hem Türkiye hem de Kıbrıs adasına dair meydana getirilen her türlü çalışmada Rum liderliğinin sözcüsü olmuştur” denildi.
-“ Mevcut tutumuyla, AB Kıbrıs problemininin bir parçasıdır….”
Harmancı, bölge muhtarlarıyla dayanışma yemeğinde buluştu
Kıbrıs Türk tarafının, Rum liderliğinin uzlaşmaz tutumuna karşın 60’ıncı yılını dolduran Kıbrıs mevzusunun adil ve kalıcı bir uzlaşıya varmasını teminen yeni ve gerçekçi bir çözüm vizyonu ortaya koyduğunun belirtildiği açıklamada, “Kıbrıs’ta bir çözüm sadece ve sadece egemen eşitliğimizin ve eşit internasyonal statümüzün teyidinin peşinden başlatılabilecek yeni ve resmi bir görüşme süreci ile iki Devletin ortaklık temelinde bulunabilir. AB de dahil olmak suretiyle, defaten başarısızlığa uğramış ve tüketilmiş zeminde ısrar eden taraflar, bir tek statükonun muhafazasına ve sürdürülmesine hizmet etmektedirler. Mevcut tutumuyla, AB Kıbrıs problemininin bir parçasıdır ve Kıbrıs mevzusuna ilişkin ihtimaller içinde bir süreçte herhangi bir rol oynaması söz konusu değildir” ifadelerine yer verildi.
“Kıbrıs Türk Tarafı olarak diyalog ve işbirliğinden hiçbir vakit kaçmadık, hatta iki taraf içinde bir ortaklık ilişkisi başlatılabilmesi için devamlı olarak tavsiyeler ortaya koyduk” denilen açıklamada, raporun ilgili bölümünde düzensiz göç mevzusunda Türk tarafının ortaklık önerisine yaklaşmayan Rum tarafının duruşunun ortada olduğu ve bunun Türk tarafını suçlayacak şekilde yansıtılmaya çalışmış olduğu belirtilerek, bunun raporun ne kadar gerçeklerden uzak bulunduğunun en çarpıcı göstergesi olduğu söylendi.
Izahat şöyleki devam etti:
“KKTC toprağı olan kapalı Maraş açılımımız ve eşit gerçek sahibi olduğumuz Kıbrıs Adası etrafındaki hidrokarbon kaynakları mevzularında da Rum tezlerine ayna tutan AB, Rum tarafını boş hayallerin ardında koşmaya teşvik etmektedir.
Kıbrıs Adası’nda sınırları, yönetimleri ve yönetimsel mekanizmaları ile iki ayrı Devlet bulunmaktadır. KKTC bu yıl 40. yaşını dolduracaktır. Internasyonal toplumla ilişki kurmamızı her platformda engellemeye çalışan Rum liderliği ve taraftarları, Devletimizin hangi örgüte yada internasyonal birliğe katılabileceği mevzusunda asla söz sahibi olması imkansız. Devletimiz, 2004 senesinde o zamanki adıyla İslam Konuşma Örgütü, şimdiki adıyla İslam İşbirliği Teşkilatı’na 2012 senesinde Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na ve sonucunda 2022 senesinde da Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üyelik statüsü elde etmiştir. Müktesep haklarımızı daha da ileriye taşıyacak mücadelemize yılmadan devam edeceğiz. AB, Kıbrıs Türk halkına uygulamakta olduğu haksız izolasyonu bir an ilkin kaldırmalı ve Kıbrıs Türk’lerinin internasyonal platformlarda sesini duyurmasını şantaj ve tehdit kanalıyla engelleme çabalarına alet ve aracı olmamalıdır.”