Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, Birleşmiş Milletler’in (BM) Genel Kurul toplantıları kapsamında temaslarda bulunmak suretiyle, New York’a giden Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’na başarılar diledi.

UBP Genel Sekreteri Hasipoğlu, Türk tarafının Kıbrıs meselesindeki haklı davasınının gündeme getirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Haklı davamızın Birleşmiş Milletler nezdinde daha adil bir zeminde tartışılabilmesi adına Türkiye öncülüğünde BM’deki adil zemin ve işlevselliğin de gündeme taşınması gerekiyor” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti (TC) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ”Dünya beşten büyüktür” sözünü hatırlatan Hasipoğlu, “En mağdur ülke Şimal Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir” ifadelerini kullandı.

Hasipoğlu açıklamalarında, “Bir ülke düşünün tüm çözüm planlarına ‘evet’ desin, Kıbrıs Rum tarafı her şeye ‘hayır’ diyen taraf olarak Avrupa Birliği üyesi olsun. Biz ise izolasyonlara ve kısıtlamalara mağdur olmaya devam edelim .Birleşmiş Milletler şeklinde bir oluşuma üye olan ülkelerin çocuğunun bu durumu içlerine sindirebildiklerini düşünmüyorum. Güvenlik Konseyi’nin beş sürekli ülkesinin kendi çıkarları gereği bu statükonun devamından yana. Bu statükodan dolayı 2004 senesinde Annan Planı sürecinden sonrasında, Rum tarafı Birleşmiş Milletler’in ve Avrupa Birliği’nin kendilerine yarattığı bu konfor alanından memnun ve çözüme de gereksinimleri yok” ifadelerini kullandı.

Hasipoğlu’nun açıklamasının devamı şu şekilde:

Savaşan göreve başladı

Savaşan göreve başladı

“BMGK, geçmiş süreçte, adada yaşanmış olan bazı gelişmelere gözlerini kapayıp, hakkaten de BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarını bizim için sorgulatır hale gelmişlerdir. Mesela adadaki 111 Türk köyünü yağmalayan ve Rumların yapmış oldukları mezalimlikleri ortaya koyan Ortega raporu, ve keza seneler sonrasında çözüm istemeyen tarafın Rumlar bulunduğunu ve Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonlar ve ambargoların kalkması icap ettiğini rapor eden Kofi Annan’ın raporu tarihe tanıklık eden Genel Yazman raporlardır. Bu raporlar niçin Güvenlik Konseyi sonucuna dönüşmemiştir? Dönüşmemiştir şu sebeple Güvenlik Konseyi kendi çıkarları üstüne kurulu ve çözüm üretemeyen, hakkaniyet dağıtamayan bir yapı haline dönüşmüştür. Çözüm ve sulh için kurulan Güvenlik Konseyi mekanizması, mesele çözen değil, mesele üretir hale gelmiştir. Pile ile alınan ilgili BMGK sonucu da bu zihniyetin bir öteki örneği olmuştur. Bütçesinin neredeyse yarısı GKRY ve Yunanistan tarafınca karşılanan BMBG’nin adadaki taraflara tarafsızlık ilkesi çerçevesinde bir tutum sergilemekten ne kadar uzak olduğu ve adada yalnızca bir tarafın sözcülüğü görevini üstlendiği göstermiştir.

Dünyanın ve ülkemizin hakkaniyetli bir BM’ye ihtiyacı vardır. Bu genel kurumlardan beklentimiz, daha adil bir dünya, hesap verebilir bir BM için köktencilik değişimlerin gündeme alınıp, yaşam bulmasıdır.” ifadelerini kullandı.

BM nezdinde daha adil bir dünya düzenine geçebilmek için Türkiye Cumhuriyeti’nin başlatmış savaşım sonucunda oluşacak adil bir seviye içersisinde hak ettiğimizi yeri alacağımızdan şüphemiz yoktur.”