Başbakan Üstel: Daha güzel yarınlar bizi bekliyor

Başbakan Üstel: Daha güzel yarınlar bizi bekliyor

“Düzmece Reçete skandalı” gazetelerin derhal hepsinde manşetler bu şekilde. 
Vaka büyük doğal olarak ki, Toplumsal Sigortalının üç kuruş parasına göz dikilmiş, devlet de yurttaş da soyulmuş. 
İddia büyük, yargının ve polisin süreci yakından ve titizlikle takip etmiş olduğu şeklinde yaşanmış olan bu vakası sokaktaki her yurttaş istisnasız aynı titizlikle takip ediyor. 
İlk olarak yayıncılık etiği anlamında şunu belirtmek isterim; Gündem Kıbrıs olarak hepimiz hiçbir zanlının mesleği ne olursa olsun isimlerini açık vermedik, fotoğraflarını da açık vermedik. Sırf bu yüzden kendi takipçilerimiz tarafınca ara sıra yerden yere vurulduk, bazı takipçilerimiz takipten çıktı fakat gene de etik kuralları ihlal etmedik. Ne vakit ki, iddia makamı suçu kanıtlama eder o vakit doğal olarak ki, adları de fotoğrafları da açık şekilde vereceğiz. 
Bu durumu izah ettikten sonrasında, gelelim meselenin özüne. 
Üç kuruş parası olan sigortalıyı çalacaksın, ilaç bulamayan vatandaşı süründüreceksin, düzmece reçete düzenleyecek hatta düzmece hasta yaratacaksın peki ne uğruna? 
Para, doyumsuzluk, servetinize servet katmak uğruna mı? 
Tutuklular özünde yazmıyorum bu tarz şeyleri kim bilir masumlar bilemeyiz şimdilik. 
Suçu kanıtlanana kadar hepimiz masum kabul ediyorum fakat birileri de bu suçu ahlaksızca işledi, bazılarınız da bunu kabul etmelisiniz. 
Birileri reçeteleri sahteledi, birileri olmayan insanlara reçete yazdı, birileri hasta insanların ilaç kotasını doldurdu paraları da cebe indirdi. Şimdi o masum, bu masum, şu masum ise suçu kim? 
Kim bu birileri? 
Basit vatandaşlar tabip reçetelerini çaldı ve sigorta sistemine girerek paraları cebe mi indirdi? 
Basit vatandaşlar eczanelerden ilaçları çaldı ve olmayan insanlara ilaç mı sattı? 
Kimlerdir peki bu vurgunu yada daha açık bir üslupla ifade edecek olursam hırsızlığı yapanlar. 
Eczacılar Birliği , Özgür Çalışan Hekimler Birliği, Tabipler Birliği şeklinde sıhhat alanındaki birlikler açıklamaları peş peşe yaptılar ve soruşturmaya destek belirttiler. Bu güzel bir yaklaşım bana bakılırsa tüm topluluk da aynı desteği vermeli. En çok da fazla tutukluların aile yakınları ve sevenleri destek vermelidir. Malum masumiyet var ise en kısa sürede ortaya çıkmalı ve aklanmalı değil mi. 
Fakat bir bakıyorum toplumsal medyada birliklerinden bağımsız “Tüm eczacılar adına bazıları bireysel paylaşım yaparak naptı size bu eczacılar, suçu kanıtlanmadı arada kaynadı vs…vs…” şeklinde basın mensuplarını hedef alan açıklamalar, hatta vatandaşı hastayı suçlayıcı ithamlar paylaşılıyor. 
“Beni gece aramayın ilaç isterim diye açmam artık” diyenler bile var eczacı arkadaşların içinde. 
Peki ne istiyorsunuz? Sormayalım  mı? Kapansın mı bu ahlaksızca meydana getirilen yolsuzluk soruşturması? 
Ne istiyorsunuz basın yazmasın, yorumcular konuşmasın mı?  Yâda kim bilir olmamış şeklinde mi yapalım?