Atalay: İnsanlık bu mudur? ABD Başkanı Biden’a hiç yakışmadı…

Atalay: İnsanlık bu mudur? ABD Başkanı Biden’a asla yakışmadı…

Devamlı olduğu şeklinde mühim mevzularda kamuoyunu işin özünden fazlaca, etrafındaki mevzuları münakaşaya itenler var… Bunu belli başlı çevreler bilgili yapıyor.. 
   Doğal olarak o çevrelere malzemeyi gene devleti yönetenler veriyor!… Zira hakikaten en muhteşem organizasyonu bile PR kazasına çevirme kabiliyetinte olan arkadaşlarımız var maalesef!  
   Son Azerbaycan ziyareti de bunlardan biri oldu! 
   Oldukca mühim bir ziyaret.. Karşılanma, ağırlanma ve ikili işbirliklerinin gelişmesi yönünde verilen mesajlar çok büyük…
   İki devlet politikasının Türk Devleti Teşkilatı gözlemci üyeliğinden sonraki en mühim adımlardan biri yaşandı.. 
   Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev tarafınca ağırlanması bundan sonrası için yalnız bizlere değil, tüm dünyaya ciddi bir ileti veriyor.
   Biz mevzunun çevresinde dönerken, olayın ciddiyetinin bilincinde değilken, Rumlar tam aksine kendi politikalarına yönelik tehlikeyi anında sezip kendilerince ihtiyaç duyulan tepkiyi anında koyuverdiler! 
   Hatta anımsayalım; eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı iki devletli politikayı benimsemediğini anlatırken çoğunlukla başvurduğu bir örnek vardı. Ne derdi Sayın Akıncı; “Üç devlet bir millet deniyor fakat Azerbaycan beni Cumhurbaşkanı olarak bir kere olsun çağrı etmedi!”
   Ve haklıydı da… Fakat şimdi iki devletli politikanın ayak sesleri duyulmaya başlandı.. Daha yürünecek fazlaca yol var. İşte o yakınma edilen Azerbaycan, Karabağ sorununu artık geride bırakma noktasına geldi ve ilk iş olarak kapılarını Kıbrıs Türkü’ne açtı.. 
   Asla küçümsenecek bir adım değil… Aslına bakarsan Rumların öfkesi mevzunun ciddiyetini de gözler önüne seriyor! Fakat bu kadar mühim, zamanı denebilecek bir ziyaret sadece bu kadar fena bir PR ile yapılabilirdi! 
   Niçin bunu söylüyorum; bu sebeple biz, Kıbrıs Türk kamuoyu ziyareti iyi mi ele alıyoruz bilincinde mıyız? 200 kişinin Azerbaycan’a götürülmesi ve bunun kamu maliyesine getirmiş olduğu yükü tartışıp duruyoruz!
   Kendileri mi ödedi, devlet mi ödedi? x, y, z’nin gidişi lüzumlu miydi, değil miydi? Vs..
   Aliyev’in Tatar ile görüşmesi, üst düzey bir görüşmeydi… Bu tarz şeyleri konuşmamız gerekirken gidenlerin kimliği ve sayısını konuşuyoruz. Tam bir organizasyon faciası! Dolayısıyla bu sorgulamaları icra eden vatandaşı ben şahsen eleştiremem!… Organizasyonu yapanlar her şeye dikkat etmeli, iyi planlama yapmalı ve odağın bu zamanı görüşme olması sağlanmalıydı. Fakat beceremedik gene! Zamanı bir ziyareti Bakü’ye yapılmış bir gezinsel seyahat havasına soktuk maalesef!
   Sayının hiçbir önemi yoktu oysa, üniversite temsilcilerine, tecim erbabına, sanayiciye hatta çiftçi- hayvancının temsiliyetine normal olarak gerekseme vardı. Karşılıklı ticari işbirlikleri bu anlamda oldukça önemliydi, kendi alanlarındaki Azerilerle buluşmaları bağlantı yapmaları… Fakat kadro bunun oldukça dışına taştı, devletin sırtından bir Bakü ziyaretine dönüştürenler çoğunluktaydı…
   Hal bu şekilde olunca zamanı ziyaret de bir PR kazasına dönüşüverdi..
   En azından bu satırları okuyanlar bence ziyaretin yeni politikamız çerçevesinde ne kadar mühim bulunduğunu algı ediyorlardır.. 
   Asla kolay bir süreç değil fakat ümit etmek için fazlaca iyi gelişmelerin bulunduğunu görebiliriz.. 
   Gelecek ay yanılmıyorsam Kazakistan’da yapılacak olan Türk Devletleri Teşkilatı Liderler Zirvesi vardır.. Türkiye’nin girişimleriyle burada da en üst düzeyde temsil edilmeyi başarabilirsek, oldukça mühim bir gelişmeye imza atılmış olur! Ümit ederim başarılır…