Bir çok okul halen ‘şantiye’ görüntüsünde… Çoğunda öğretmen ve yönetici eksikliğine rağmen öğretmen atama sınavları da ‘okulların açılacağı tarihte’ yapılacak
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası, okulların açılmasına bir aydan azca bir süre kaldığını hatırlattı: “Ders zili sorunlu çalacak”
Eski Eğitim Bakanı Cemal Özyiğit, “Öğretmen atamalarında mesele yaşanacağını öngörerek nakilleri erkenden yapmıştık, sadece atama imtihanlarının 14 ve 15 Eylül’de yapılacağını öğrendiğimde üzüntü duydum” dedi.
Dila ŞİMŞEK
Yeni Eğitim-Öğretim Yılı’nın başlamasına 3 hafta kaldı, eğitimde alt yapıdan, öğretmene eksiklik hala tamamlanamadı…
Bir çok okul hala ‘şantiye’ görüntüsünde… Birçok okulda öğretmen ve yönetici eksikliğine rağmen öğretmen atama sınavları da ‘okulların açılacağı tarihte’ yapılacak.
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Eğitim Sekreteri Burak Maviş, okulların açılmasına bir aydan azca bir süre kaldığını belirterek, hükümete ve Eğitim ve Kültür Bakanlığı’na, eğitimdeki eksikliklerin tamamlanması için çağrıda bulunmuş oldu.
YENİDÜZEN’e konuşan Eski Eğitim ve Kültür Bakanı, TDP Başkanı Cemal Özyiğit, hususi açıklamalarda bulunarak “Geçen yıl yaşanmış olan sıkıntıların tekrarlanmaması için birçok önlemler almamıza karşın eğitim yılının birçok eksiklikle başlayacağını gözlemliyorum, bu mevzuda Eğitim Bakanlığının izahat yapması gerekir” dedi.
Özyiğit, altyapı, öğretmen ve denetimci eksikliklerine değindi, kitap basımına başlanmamasını eleştirdi. Ek derslikler yerine, talebe sayısının okullarca dengelenmesi icap ettiğini ve yeni okullar yapılması icap ettiğini söyledi.
İlahiyat Koleji hakkında da izahat icra eden Özyiğit, “Biz görevden ayrıldıktan sonrasında, yeni Eğitim Bakanının imzaladığı ilk protokol İlahiyat Koleji ile ilgilidir ve bu da İlahiyat Koleji’nin devri anlama gelir” şeklinde konuştu.
Eski Eğitim Bakanı Özyiğit:
Eski Eğitim ve Kültür Bakanı, TDP Başkanı Cemal Özyiğit, okullardaki altyapı eksikliğinin başlıca dengesiz talebe sayısından kaynaklandığını kaydederek, “Aileler, önyargı ile yaklaşarak kimi okulu oldukça iyi, kimisini ise fena olarak değerlendirip, çocuklarını bu şekilde kayıt ettiriyor. Sadece öğretmen camiasını yakından tanıyan bir eğitimci olarak söyleyebilirim ki, her okulda canla başla çalışan öğretmenlerimiz vardır. Aynı şehirdeki bir okulda 1000 talebe varken, diğerinde 150 talebe olması oldukça yanlış bir durumdur. Talebe sayısı fazla olan okul, sayı olarak daha çok öğrenciyi yetiştirdiği için, gene sayı olarak daha çok çocuğun kolej sınavlarını kazanması oldukça olağandır” şeklinde konuştu.
Bu dengesizliğin ortadan kaldırılabilmesi adına kendi dönemlerinde ciddi emek harcamalar yapıldığını özetleyen Özyiğit, bunun devamını umduğunu açıkladı.
“Okullardaki altyapı eksikliği, öğrencilerin sosyo-ekonomik durumuna da bağlı, bunu dengelemek de Bakanlığın görevidir”
Özyiğit, okullardaki altyapı eksikliklerinin bir öteki sebebi olarak da, okullardaki öğrencilerin sosyo-ekonomik durumu bulunduğunu vurgulayarak “Mesela Şehit Ertuğrul İlkokulu’ndaki öğrencilerin aileleri genel anlamda daha geniş gelirliyken, Mustafa Kemal Atatürk İlkokulu’ndaki öğrencilerin aileleri kısmen daha dar gelirli… Ben oldukça iyi biliyorum ki, sosyo-ekonomik açıdan dar gelirli öğrencilerde genel anlamda üniforma, kırtasiye, çanta ve benzeri eksiklikler olabiliyor ve okul müdürü de, okul gelirini genel anlamda bu biçim şeyler için kullanıyor. Sadece geniş gelirli ailelerin evlatlarının çoğunlukla bulunmuş olduğu bir okulda, okul elindeki bütçeyi okulun altyapısına harcayabiliyor. Bu aslen, Bakanlığın dikkat etmesi ihtiyaç duyulan bir mevzudur ve Bakanlık, belirli bölgelerdeki okullar için fazladan katkı sağlamalıdır” dedi.
“Denetimde personel eksikliği olduğu doğrudur”
Eskiden müfettiş olarak adlandırılan, okullardaki denetimci personellerde eksiklik yaşandığını doğrulayan Özyiğit, “Denetimci olmak minimum öğretmenlik kadar mukaddes bir meslektir, şu sebeple okullardaki öğretmen arkadaşlarımızın da rehberliğe ve yönlendirilmeye ihtiyacı olduğu zamanlar vardır. Bununla birlikte, aldıkları geri dönüş yardımıyla kendilerindeki eksiklikleri fark ederek daha verimli bir halde çalışmaya devam edebilirler. Sadece personel eksikliğinin yaşanmasının sebeplerinden biri de, bu görevi seçen kişilerin sonradan öğretmenliğe yine dönme talebidir. Bence bu yanlış bir durum şu sebeple bir vazife üstlenildiğinde devam edilmelidir” diye konuştu.
Öğretmen atamaları mevzusu…
Özyiğit, göreve ilk başladığında daha önceki hükümetler döneminde imzalanan bir protokol gereği, 360 kişiyi istihdam edebileceğini öğrendiklerini belirtti. “Bu, devletin kadrolu olarak alabileceği personel sayısıydı. Fakat bu olabilecek bir şey değildi, şu sebeple bir tek Eğitim Bakanlığı’nın 180 öğretmene ihtiyacı vardı. Bu sebeple eğitim ve sağlığın bunun dışına çıkarılması icap ettiğini söyledik, şu sebeple eğitim ve sağlıkta ihtiyaca gore personel atanmalıdır. Biz Personel Dairesine, Maliye Bakanlığına anlatana kadar süre geçti… Oysa biz nakilleri zamanında yapmıştık. Sadece bu sınavlar geç açılabildi” diyerek açıklamada bulunmuş oldu. Özyiğit, bu yıl gene benzeri sıkıntılar yaşanabileceğini ön görerek, nakilleri erkenden başlattıklarını dile getirdi. Buna karşın, atama imtihanlarının 14 ve 15 Eylül’de yapılacağını gördüğünde üzüntü duyduğunu kaydeden Özyiğit, bu mevzuda Bakanlığın izahat yapması icap ettiğini açıkladı.
“Bazı okullar, eksiklikleri kayıt ücretlerine yada üniformaya yansıtıyor”
Geçen senede hem sistem değişikliği hem de ekonomik kriz şeklinde iki büyük mesele yaşandığını söyleyen Özyiğit, tüm dengelerin bu sebeple darmadağın bulunduğunu kaydetti.
Senelerce okul müdürlüğü yaptığını dile getiren Özyiğit, “Bu yüzden oldukça iyi bilirim ki okulun temizlik malzemesini karşılayamayacağı zamanlar oluyor. Sadece bazı okullar, mali sıkıntıları çözebilmek için ya okul aile birliğine para toplattırarak, ya da kayıt ve üniforma ücretlerine ekleme yaparak buralardan toplamış olduğu parayı okul gereksinimlerine kullanıyor. Bazı okullarda, bunun oldukça yüksek fiyatlarda bulunduğunu gördük ve derhal müdahale ettik. Bu abartılı sayıları düşürülmesi icap ettiğini ve aksi takdirde haklarında işlem başlatılacağını söyledik” şeklinde konuştu.
“Geçen seneki problemler tekrarlanmasın diye kırtasiye için mahalli kaynaklarla bir bütçe yaratmıştık, Ağustos’a kadar kitap basımının bitmiş olmasını, Eylül’ün ilk haftasında da dağıtıma başlanmış olmasını beklerdim”
Özyiğit, kırtasiye ile ilgili bütçenin TC katkısı ile alındığını belirterek, “Sadece bu katkının aktarılmasında da türlü sıkıntılar yaşandı. Bunun benim İlahiyat Koleji ile ilgili yaşadığım mevzularla ilgili olup olmadığını sorduğumda, teknik bir mesele olduğu yanıtını aldım” dedi.
Katkıyı alamadıklarını sadece kitap basımına adım atmak zorunda olduklarını belirten Özyiğit, Bakanlığın bütçesinden bir bütçe meydana getirmeye çalışıldığını ve buradaki firmalar için ihale açıldığını söylemiş oldu. Kitap basımı için ihaleye kimsenin başvurmadığını kaydeden Özyiğit, şirket sahiplerine bunun nedenini sorduğunu kaydederek, “Şirket sahipleri, devletle çalıştıklarında geç ödendiklerini ve şimdi kitap basarlarsa, döviz üstünden, kendi ceplerinden harcama yapmak zorunda kalacaklarını söyledi. Ben de, bu kişilerle bizzat Maliye Bakanının yanına giderek, ihaleyi kazanan firmanın, devletten ön ödeme alacağı mevzusunda güvence sağladım. Bu sayede kitap basımı için ihale açılabildi. O zamanda oldukça çok eleştiri ve eylemlere maruz kalmıştık, sadece bu aslen görüldüğü kadar rahat bir mevzu değildi. Elimizde mali kaynak olmadığı için bu şeklinde problemler yaşandı. Ben görevden ayrıldıktan sonrasında ihaleye çıkıldı. Ben, Ağustos’a kadar kitap basımının bitmiş olmasını, Eylül’ün ilk haftasında da dağıtıma başlanmış olmasını beklerdim. Sadece kitap basımına hala başlanmadı. Bunun niçin kaynaklandığını Bakanlığın kamuoyuna açıklaması gerekir ve bir sorun var ise bunun nedenini cemiyet şeklinde ben de bilmek isterim. Geçen yıl yaşanmış olan sıkıntılar tekrarlanmasın diye tedbir aldık ve mahalli kaynaklarımızdan bir bütçe yarattık” diye söyledi.
‘İlahiyat Koleji meselesi’…
Özyiğit, İlahiyat Koleji’ni Mustafa Kemal Atatürk’ün laiklik ilkesine gore değerlendirdiğini ve bu mevzuda denetlemelerde bulunduğunu belirterek, okulun işleyişiyle ilgili birçok şey öğrendiğini dile getiriyor.
Özyiğit, “2017 sonundaki bir yılbaşı kutlamasını, Türkiye’den gelen bazı öğretmenlerin ‘İslam dinine aykırı olduğu’ sebebiyle kınadığını öğrendik. Buna müdahale ederek, öğretmen arkadaşların yanlış yapmış olduğu kanısına vardık. Sonrasında da bu 6 öğretmenin Türkiye’ye geri dönmesini sağladık. Türkiye’den değişik öğretmen atama talebi ulaştığında reddederek, Kıbrıs’ta mezun tanrı bilim öğretmenlerini atayacağımızı dile getirdik. Bu tartışmaların arkasından, bir mezuniyet belgesi krizi yaşadık… Bizlerden önceki hükümetlerdeki genelgede, yılsonu mezuniyet belgesi fotoğraflarında, cübbe, kep giyilmeden, başı açık şekilde olacak diye bir izahat var. Hala Sultan İlahiyat Kolejinden gelen öğrencilerin fotoğraflarının bazılarında türbanlı öğrencilerin fotoğrafları vardı. Biz bunu imzalamayız demedik asla… Biz bir tek bunu, başsavcılığa göndererek hukuki bir yanıt istedik sadece mevzu Ankara’ya kadar uzadı… Sonrasında başsavcılık, bizlere geri dönüş yaparak, 2008’de İçişleri Bakanlığında Müsteşarın türbanlı kimlikleri onayladığı ve bu sebeple türbanlı mezuniyet belgesi fotoğraflarının da geçerli olduğu söylendikten sonrasında imzaladık. Bundan sonraki vaka ise, Haspolat’taki okulun altyapı yetersizliğinden dolayı bir kısmının İlahiyat Koleji’nin olduğu yere taşınmasıydı… Bu şekilde de ilgili çeşitli söylemler çıktı ve Ankara’ya şikayetler gitti. Bizim TC Eğitim Bakanı ile bir görüşmemiz gerçekleşecekti, biz telefonda konuşurken bana ‘Bu İlahiyat Koleji size de, bizlere de mesele oldu, siz bizlere devredin bu okulu, siz de kurtulun, ikimiz de kurtulalım’ dedi. Ben de bunun karşısında şok olarak reddettim. Sadece kendisi, bana devretmeyi öneren bir protokol metni göndereceğini söylemiş oldu. Ben de, bunu hükümet ile görüşmem icap ettiğini ekledim ve görüştüğümüzde Başbakan ve Kudret Bey de bunu reddetti. Sadece biz görevden ayrıldıktan sonrasında, yeni Eğitim Bakanının imzaladığı ilk evrak budur ve bu da İlahiyat Koleji’nin devri anlama gelir” şeklinde açıklamada bulunmuş oldu.
KTÖS: “Ders zili sorunlu çalacak”
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Eğitim Sekreteri Burak Maviş, okulların açılmasına bir aydan azca bir süre kaldığını hatırlatarak, hükümete ve Ulusal Eğitim ve Kültür Bakanlığı’na, eğitim hakkına odaklanarak bir an ilkin eksiklikleri tamamlaması çağrısında bulunmuş oldu.
Maviş, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın, eğitim-öğretim faaliyetlerinin geliştirilmesi, okulların kapasitelerinin artırılması ve nitelikli, eşit bir eğitim sistemi oluşturulması için gerek basın yöntemiyle, gerekse bakanla iki kere toplantı yaparak, alternatif önerilerini ve okulların karşı karşıya olduğu sorunları dile getirdiğini anımsattı.
Yazılı izahat icra eden Maviş, Eğitim Bakanlığı ve hükümet yetkililerinin ise eğitimin geliştirilmesine odaklanmak yerine, İlahiyat Koleji’nin kurumsallaşması adına Türkiye ile eğitim zaptı imzaladığını söylemiş oldu.
Maviş, şu şekilde devam etti:
“Toplumsal hakları geri götürmek, toplumu fakirleştirmek, toplumu gericileştirmek, kurumları peşkeş çekmek için yok oluş paketi imzalamış, ifade özgürlüğünü sınırlamak adına sanata sıkıdüzen anlayışı ile zamanını meşgul etmiştir. Ek olarak, UBP-HP Hükümeti bir taraftan tutum yalanı ile toplumla alay ederken, öteki taraftan da yüksek maaşla danışmanlar ve yeni müşavir adayları atayarak kamusal kaynakları har vurup harman savurmaya devam etmektedir”
“Öğretmen, yönetici ve altyapı eksikliği yaşanacak”
Maviş açıklamasında sendikanın önerileri ve değerlendirmelerine de yer verdi.
KTÖS’ün, 12 Temmuz’da öğretmen nakillerini imzalamasına karşın, öğretmen imtihanlarının 14-15 Eylül’de yapılacak olacak olmasının hem kadrolu hem de geçici öğretmen atamalarını geciktireceğini belirten Maviş, 16 Eylül günü birçok okulun noksan öğretmenle eğitime başlayacağını, evlatların fırsat eşitsizliğine devlet eli ile uğrayacağını söylemiş oldu.
Maviş, “Okullarımızın bir kısmı yönetici eksikliği, büyük bir kısmı ise alt yapı eksikliğiyle karşılaşacak. Kitap, defter, mefruşat, temizlik malzemeleri vb. şeklinde ihtiyaçların dağıtımıyla ilgili şimdiden hazırlık yapılmaması halinde malzemeler okullara geç ulaşacak” ifadesini kullandı.
Burak Maviş, Girne bölgesinde yeni okul, Gazimağusa bölgesinde ise ek derslikler için yatırım yapılmadığını, her iki bölgede de evlatların açıkta kalmaması için önlemlerin şimdiden açıklanması icap ettiğini belirtti.
Taşımacılık ve kapsam bölgeleriyle ilgili somut bir adım atılmadığı için talebe nüfus dağılımıyla ilgili sıkıntıların devam edeceğini kaydeden Maviş, hususi eğitim ve rehberlik hizmetleriyle ilgili somut bir adım olmadığı için okulların bu hizmetlerden yararlanamayacağını iddia etti.
“İlahiyat Koleji’ne dönük adımlar”
Burak Maviş, Eğitim Bakanlığı’nın İlahiyat Koleji’nin özeline dönük adımlar atmasının, laik eğitim sistemini, kültürü ve yaşam biçimini tehdit ettiğini savundu.
Bakanlığa “sorunlara karşı duyarsız” eleştirisi icra eden Maviş, çözümlere geç yetişmesi ve eğitimin geleceği mevzusunda popülist yaklaşımları eğitimin geliştirilmesi adına somut adımlar atılmasının önüne geçmektedir iddiasında bulunmuş oldu. Maviş, eğitimin geliştirilmesiyle ilgili sendikanın bakanlığa sunmuş olduğu kısa ve uzun vadeli çözüm önerilerini de paylaştı.
KTÖS’ün önerileri…
Maviş’in okumuş olduğu kısa vadeli tavsiyeler şu şekilde:
“Hususi Eğitim Yasasının çıkarılması, Öğretmen Atama Ve Yükselme Tüzüğü’nün geliştirilmesi, Öğretmenler Yer Değişiklik yapma Tüzüğünün revize edilmesi, öğretmen yetiştirme sistemi ve AÖA’nın tekrardan yapılandırılması, kolej giriş imtihan yönteminin değiştirilmesi, okullara bütçe oluşturulması, okulların talebe kotalarının oluşturulması, okullara oryantasyon sınıflarının oluşturulması, okullarda rehberlik hizmetlerinin kurulması, her okula hususi eğitim öğretmeni atanması, okul güvenliği, taşımacılık, kantinler ve besin denetimi ile ilgili yasal mevzuat oluşturulması, Toplumsal Hizmetler Dairesi ile ortaklaşa iş içinde evlatların okul içi ve okul dışı güvenliği sağlayacak mevzuat oluşturulması. ( Okul – Aile Sözleşmesi), Ruhsal Danışman ve Rehber Öğretmen kadrolarının oluşturulması, Eğitim Bakanlığı’nın denetmen ve uzman kadrolarının doldurulması, öğretmen yardımcılarının istihdamı, yeni okul ihtiyaçlarının ve ek dersliklerin karşılanması, Göç Yasası’nın kaldırılması, doğum izinlerinin uyumlaştırılması, öğretmen ve okul yönetici atamalarının ve okullar açılmadan tamamlanması, MEDDYK Yasasının güncellenmesi, denetmen ve uzman istihdamı”
Uzun vadeli tavsiyeler ise şunlar:
“V. Eğitim Şurası kararlarının uygulanması, Öğretmenler Yasası ve ilgili yasaların modern bir hale getirilmesi, eğitim politikasının, eğitim ortamlarının, okulların, ders kitabı ve eğitim programlarının evrensel ilkelere gore tekrardan düzenlenmesi, Temel Eğitim Program Geliştirme Projesinin tamamlanması ve devamlı gelişim gösteren bir yapıya kavuşturulması, okul öncesinin yaygınlaştırılması, okul öncesi birimin kurulması, okul öncesi eğitim yasasının çıkarılması, mecburi din eğitiminin seçmeli bir ders haline getirilmesi, eğitimde sürenin tartışılması, İlahiyat kolejinin laik ve bilimsel bir yapıya kavuşturulması, Eğitim Bakanlığı teşkilat yapısının tekrardan yapılandırılması, ilköğretim ve hususi eğitim öğretmeni kadrolarının artırılması, oryantasyon öğretmeni kadrolarının oluşturulması, okulların hademe ve yazman ihtiyaçlarının karşılanması, tüm okulların eşit ve erişilebilir bir alt yapıya kavuşturulması, okulların teknolojik ihtiyaçlarının karşılanması, okulların zelzele fizibilite raporlarının tamamlanması, çift binası olan okulların bölünmesi, mesleki yıpranma hakkının her kesime uygulanması, iki toplumlu projelerin desteklenmesi ve yaygınlaştırılması, iki toplumun dillerinin öğretiminin eğitim programında yer alması.”