DOLAR
34,5278
EURO
36,1616
ALTIN
3.003,17
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
10°C
İstanbul
10°C
Çok Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
11°C
Salı Parçalı Bulutlu
11°C
Çarşamba Az Bulutlu
13°C
Perşembe Az Bulutlu
14°C

“Sulh kültürü içselleştirilmeli”

17.09.2023 21:09
5
A+
A-
“Sulh kültürü içselleştirilmeli”

Ödül AŞIK ÜLKER

POST Araştırma Enstitüsü Yöneticisi, Sulh Kültürü Eğitimi Projesi Sorumlusu Mehveş Beyidoğlu, adanın iki tarafındaki mevcut eğitim sistemlerinin gençlerin ve evlatların kafasını “zehirlediğini” söyleyerek, eğitim alanında yürünmesi ihtiyaç duyulan uzun bir yol olduğuna dikkat çekti.

Beyidoğlu, iki tarafta da eğitim sistemlerinde ötekileştirme üstüne bir söylemin hakim bulunduğunun altını çizerek, “Hem zamanı, hem de coğrafi olarak sulh kültürünü, bir arada yaşama kültürünü zedeleyen söylemlerin bir hakimiyeti var” dedi.  

Sulh kültürünün yalnız “çözüm”e endeksli bir kavram olmadığının altını çizen Beyidoğlu, şunları söylemiş oldu:

“Aslen sulh kültürü derken kişiler arası, aile içi, grup içi, gruplar arası, ülkeler arası, toplumlar arası bir var oluş anlayışından bahsediyoruz. Eşitlik, hakkaniyet, demokrasi, insan hakları, hoşgörü ve dayanışma ilkelerine dayalı ve beraber yaşamayı, paylaşmayı destekleyen bir kültürden bahsediyoruz. Buna inanmak ve ona nazaran hareket etmek gerekir. Bunun için empati, karşılıklı anlayış, hoşgörü, sevgi, saygı, iç refah son aşama önemlidir. Bunlar eksikse hep bir yerlerde azca ilkin bahsettiğimiz temel güvensizlik unsurları ortaya çıkar ve böylece herşey yarım kalır. Müzakerelerde de öyleki, halklar seviyesindeki uğraşlarda da öyleki. Bu tarz şeyleri aşabilmenin tek yolu bir arada yaşayabilmekten, birbirimizi iyice anlayabilmekten geçer. Eğer tüm bu tarz şeyleri içselleştirmezseniz gerçekçi ve kapsayıcı bir barıştan söz etmek mümkün olmaz.”

Beyidoğlu, son yaşanmış olan Enosis Plesibiti ile ilgili krizde, hem liderler seviyesinde, hem de halklar seviyesinde karşılıklı güvensizlikten meydana gelen bir ekip problemler yaşandığını belirterek, yeni nesillere birbirinin dilini öğretmenin yanı sıra “Sulh Dili”nin de öğretilmesi icap ettiğini, itimat duygusunun sadece bu şekilde geliştirilebileceğini kaydetti.

———-

Karşılıklı güvensizlik…

Sual: Müzakerelerde bir kriz yaşanıyor ve bu krizin iyi mi aşılacağı yada aşılıp aşılamayacağına dair  pek fazlaca düşünce ortaya atılıyor. Bunların yanında sulh kültürünün önemine de devamlı vurgu yapılıyor. İki tarafa baktığımızda gördüğümüz sulh kültürünün seviyesi sizi doygunluk ediyor mu?

Beyidoğlu: Son yaşanmış olan Enosis Plesibiti ile ilgili krizde, hem liderler seviyesinde, hem de halklar seviyesinde karşılıklı güvensizlikten meydana gelen bir ekip problemler yaşanıyor. Maalesef, iki halk birbirine yeterince güvenemiyor. Bu ortamda tam olarak inşa edilebilmiş bir sulh kültüründen söz etmek de pek mümkün olamıyor. Biz POST Araştırma Enstitüsü olarak, senelerdir bu mevzuda çalışıyoruz ve sahadan edindiğimiz izlenim ne yazık ki, bu kültürü içselleştirip, uygulamaya geçiren, yaşamının bir parçası haline getirmiş insan sayısının kısıtlı olmasıdır. Kıbrıs problemi kaynaklı mağduriyetin de etkisiyle Kıbrıs’ın kuzeyinde sulh yanlısı insanların sayısı daha çok. Geçtiğimiz yıllarda ortaya çıkan ekonomik krizin de tesiri ile güneyde yaşayan Kıbrıslılar da adanın birleşmesi mevzusuna daha sıcak bakmaya başladı. Sadece, belirli bir yaşın üstünde karşılıklı güvensizlik o denli büyüktür ki, bu ortamda yeni nesillere odaklanmanın daha yararlı olacağını düşünüyorum. Yeni nesillere birbirimizin dilini öğretmenin, Türkçe ve Yunanca’yı öğretmenin yanı sıra “Sulh Dili”ni de öğretmeliyiz.  Bu iki olgu bir arada ilermeli. Itimat duygusu sadece bu şekilde geliştirilebilir.

 

“Mevcut eğitim sistemi kafaları zehirliyor”

Sual: Eğitimin de bu güvensizliği körüklediğini düşünüyor musunuz?

Beyidoğlu: Mevcut eğitim sistemi gençlerin ve evlatların kafasını zehirliyor. İki tarafta da ötekileştirme üstüne bir söylem hakim. “Biz kurbanız, onlar kötüdür” seçimi dışlayıcı ve milliyetçi bir tutum her iki tarafta da hakim. Hem zamanı, hem de coğrafi olarak sulh kültürünü, bir arada yaşama kültürünü zedeleyen söylemlerin bir hakimiyeti var.  “Kıbrıs Helen’dir”, “Kıbrıs Anadolu’nun parçasıdır”, “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır” şeklinde söylemler bunlar. Dolayısıyla eğitim alanında da yürünmesi ihtiyaç duyulan uzun bir yol var. Kağıt üstünde, her ne kadar Cenup’de sulh eğitimi senelik politikaların içine giriyor, öncelikler içinde görünüyor olsa da bu kavramın gerçek anlamda içselleştirilmesi ve gündelik hayatta bir değişimin yaratılabilmesi için fazlaca mesafe alınması gerekiyor. Kuzeyde de gerek öğretmenlerin özerk çabaları, gerek sendikaların etken çabaları ile daha ilerici emekler yapma ve daha aydınlık nesiller yetiştirme yönünde hemen hemen yetersiz de olsa iyi niyetli bir çaba var.

———-

“Cemiyet müesseselerinin yarattığı tesir fazlaca kısıtlı”

 

Sual: Sulh kültürünün tam olarak inşa edilmediğinden, içselleştirilmediğinden bahsettiniz. Bu durumda iki toplumun çözüme ne kadar hazır bulunduğunu söyleyebiliriz?

Beyidoğlu: Halklar hemen hemen fiili bir birleşmeye hazır değil sadece yavaş da olsa bir ilerleme var. Biz POST olarak 2004 yılından beri sulh kültürünü inşa etmek için çabalıyoruz, fakat gerek bizim, gerekse bu alanda çalışan öteki sivil cemiyet müesseselerinin yarattığı tesir fazlaca kısıtlı. 10 senelik dönemlerde yaşanmış olan değişime bakarsak bir ilerleme bulunduğunu görüyoruz. 1974-1984 içinde asla konuşulamayan “sulh” fikri, 90’ların başlangıcında milliyetçi gruplar tarafınca “vatan haini” olarak gösterilme riskine karşın dile getirilebilmeye başlandı. 2000’lerin başlangıcında, Annan Planı döneminde ise “sulh” fikri daha özgür bir halde dile getirilmeye başlandı. Bu bir değişiklik sürecinin başlangıcıydı. Bu süreçte daha korkusuzca ve özgürce kendi kimliğimize haiz çıkabilmeye başladık. Sivil cemiyet örgütleri daha da güçlenmeye, insanlara daha rahat dokunmaya başladı. Şimdilerde pek fazlaca yerden sulh kültürünü anlatmamız için davet yapılıyor fakat bunlar toplumsal değişiklik yaratmak için hala minik adımlar. Topyekün bir değişiklik için, meclisteki insanların, din insanlarının, okul müdürlerinin de sulh kültürünü içselleştirmesi gerekiyor.

———-

 “Sulh kültürü yalnız ‘çözüm’e endeksli bir kavram değil”

Sual: Kıbrıs’ta, sulh kültürü dendiğinde Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türkler içinde bir barışa odaklanılıyor fakat sulh kültürü aslına bakarsak fazlaca daha geniş ve toplumsal olarak kapsayıcı bir kavram…

Beyidoğlu: Sulh kültürü yalnız “çözüm”e endeksli bir kavram değil. Hatta sulh kültürü yalnız toplumlar arası bir kavram da değil. Biz aslına bakarsak sulh kültürü derken kişiler arası, aile içi, grup içi, gruplar arası, ülkeler arası, toplumlar arası bir var oluş anlayışından bahsediyoruz. Eşitlik, hakkaniyet, demokrasi, insan hakları, hoşgörü ve dayanışma ilkelerine dayalı ve beraber yaşamayı, paylaşmayı destekleyen bir kültürden bahsediyoruz. Buna inanmak ve ona nazaran hareket etmek gerekir. Bunun için empati, karşılıklı anlayış, hoşgörü, sevgi, saygı, iç refah son aşama önemlidir. Bunlar eksikse hep bir yerlerde azca ilkin bahsettiğimiz temel güvensizlik unsurları ortaya çıkar ve böylece herşey yarım kalır. Müzakerelerde de öyleki, halklar seviyesindeki uğraşlarda da öyleki. Bu tarz şeyleri aşabilmenin tek yolu bir arada yaşayabilmekten, birbirimizi iyice anlayabilmekten geçer. Eğer tüm bu tarz şeyleri içselleştirmezseniz gerçekçi ve kapsayıcı bir barıştan söz etmek mümkün olmaz. Cinsiyet boyutunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Şu anki duruma baktığımızda, hanım ve evlatların katılımının yetersiz bulunduğunu görüyoruz, ki bu da uzun soluklu bir sulh ortamının tesisini zorlaştırıyor.

———-

“Sulh için Eğitim”

Sual: POST olarak sulh kültürü eğitimleri verdiğinizi biliyoruz. Bu eğitimler hakkında informasyon verir misiniz?

Beyidoğlu: POST olarak, bizimki şeklinde fiili bir biraradalığın sağlanamadığı toplumlarda barışın eğitim vesilesiyle inşa edilebileceğine inanıyoruz. “Sulh için Eğitim” alanında yaptığımız projeleri 2004 senesinde başlattık. Bilimsel ve aktivist şekilleri bir arada kullanmak yönünde bilgili bir tercihimiz oldu. İlkokul ve ortaokullarda toplumsal bilimler, tarih ve coğrafya şeklinde derslerin müfredatı, ders materyalleri ve derslerin işlenişi ile ilgili araştırmalar yapmış olup, yayınlar çıkardık. Bilimsel nitelikli araştırma ve yayınlara ek olarak öğretmen ve gençlik eğitimleri, internasyonal seminer ve konferanslar, emek verme turları ve münakaşa ortamları düzenledik.

Kapanış konferansını 24-25 Şubat tarihlerinde ara bölgede gerçekleştiridiğimiz “Sulh Kültürü Eğitimi” projesi kapsamında, ilköğretim, ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik ada genelinde eğitimler verdik, yaz okulları düzenledik, POST RI binası içinde etkinlik gösteren sulh eğitimi merkezini açtık, spordan sanata kadar geniş bir yelpazede yaptığımız etkinliklerle sulh eğitimini geniş bir tabana yaymaya çaba ettik. Projenin ilk senesinde iki toplumdan öğretmenlere yönelik hazırlanan eğitimlerin tamamlanmasının arkasından, projenin ikinci aşamasında Sulh Kültürü eğitimleri, adanın her iki tarafında da merkezi ve ücra yerlerdeki okullara bilfiil gidilerek çeşitli yaş gruplarından 700’ü aşkın öğrenciye aktarıldı.Hak temelli bir anlayış çerçevesinde “Irkçılık”, “Yabancı Düşmanlığı”, “Diktatörlük” şeklinde güncel mevzular üstüne de değişik bakış açıları geliştirerek eğitimlerimize yaratıcı ve keyifli bir halde entegre ettik. Ara bölgede iki toplumlu çalıştaylar gerçekleştirdik. İki toplumdan gençler biraraya gelmiş olarak Sulh Kültürü eğitimini beraber uyguladı. Çalıştayların bir çıktısı olarak öğretmenlerin alternartif olarak kullanabileceği ders planlarını da içeren üç dilli (Türkçe, Rumca, İngilizce) yayınlar çıkarmaya hazırlanıyoruz. Böylelikle öğretmen tarih kitabını alıp okuturken, bununla beraber hazırlanan alternatif planları da eğitime dahil etme imkânına haiz olabilecek.

 

“Sulh kültürünün inşaası için uğraşmaya devam”

Sual: POST olarak önümüzdeki dönem için ne şeklinde faaliyetler planlıyorsunuz?

Beyidoğlu: Devamlı yaptığımız şeklinde, gene sulh kültürünün inşaası için uğraşmaya devam edeceğiz sadece yeni nesillere daha çok ağırlık verilmesi icap ettiğini düşünüyoruz. Ek olarak sivil toplumun da güçlendirilmesi gerekiyor. Bilhassa hak temelli sivil cemiyet örgütlerinin birlik olup daha kuvvetli bir ses çıkarabilmesi gerekir, zira değişimi yaratacak olan gene halk, şu demek oluyor ki biziz.

 

Sual: Yeni jenerasyonlar için ciddi emekler yaptınız ve fazlaca sayıda çocuğa ulaştınız. Peki, yetişkinlere sulh kültürünü aşılamak için ne yapmak lazım?

Beyidoğlu: Yaşına başına bakmadan her insana, asla durmadan, bıkmadan bu kültürü anlatmamız gerekiyor. Zor bulunduğunu biliyoruz. Ne kadar iyi anlatsak ve anlaşılsak da bir noktada takılıyoruz zira toplumsal güvensizlik içimize işlemiş durumda. Öğretilen şeyleri büyük çapta tekrardan yapılandırmış olsak da, aslına bakarsak içimizde de bir yerlerde statükocu söylem durağan(durgun) duruyor, ve her gün maruz kaldığımız pek fazlaca simgeyle de güçleniyor. Doğrusu içimizde gerçek bir sulh kültürünün yeşerebilmesi için hem kendimizi hem de çevremizi değiştirmemiz gerekiyor.

 

POST Araştırma Enstitüsü nedir?

POST Araştırma Enstitüsü(POST RI) kar amacı gütmeyen, bağımsız bir sivil cemiyet örgütüdür. (POST RI)’ın temel hedefi araştırma, geliştirme ve paylaşma mevzularında etken rol üstlenerek toplumsal dönüşüme katkı sağlamaktır. Kıbrıs’ta bakış açısını geliştiren toplumsal içerikli projelerle ve eğitim projeleriyle ilgilenmektedir. Bunun yanı sıra, insan hakları, uzlaşmazlıkların çözümü ve barışın inşaası, cinsiyet eşitliği, ekoloji, hayvan hakları ve sulh kültürü mevzularında da araştırma ve yayınlar yapmaktadır. POST RI bünyesinde 2015 senesinde bir Sulh Eğitim Merkezi ve kütüphanesi de kurulmuştur. Bireyler, öğretmenler, öğrenciler ve organizasyonlar kütüphane malzemelerini, kimlik göstermek şartıyla, 09:00-17:00 saatleri içinde, kütüphanede ücretsiz bir şekilde kullanabiliyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.