DOLAR
32,3374
EURO
34,8108
ALTIN
2.390,60
BIST
10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
19°C
İstanbul
19°C
Açık
Pazartesi Açık
21°C
Salı Parçalı Bulutlu
24°C
Çarşamba Az Bulutlu
20°C
Perşembe Az Bulutlu
18°C

“Bizlere verin kurtulun dediler”

“Bizlere verin kurtulun dediler”
14.09.2023 08:15
7
A+
A-

Fayka Arseven KİŞİ

Ulusal Eğitim eski Bakanı, TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, bakanlığı döneminde Türkiye’nin bilhassa İlahiyat Koleji’nde yaptıkları denetimlerden rahatsız bulunduğunu beyan etti, “TC ‘bizlere bırakın’ teklifi yapmış oldu. Asla kabul etmedik” dedi.

4’lü koalisyondan HP Genel Başkanı Kudret Özersay’ın arsa meselesini bahane ederek hükümetten ayrıldığını anımsatan Özyiğit, “Kudret Hoca, Türkiye’deki belli güçlerin desteğini alarak adım attı” vurgusunda bulunmuş oldu.

Ulusal Eğitim eski Bakanı, TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit ile bu hafta siyasal gündemi ve Bakanlığı döneminde, TC ile olan ilişkilerini konuştuk.

  • YENİDÜZEN: 4’lü koalisyon hükümetinin bozulma süreci oldukça konuşuldu, sizde ilk başlarda açıklamalar yaptınız. Şimdi süreci iyi mi değerlendiriyorsunuz?
  • ÖZYİĞİT: Daha önceki dönemlerde de hükümet kurulduktan derhal sonrasında da hep şu söylendi; UBP, Hüseyin Özgürgün’ü değiştirecek HP o süre hükümeti bozup UBP ile hükümet kuracak…
    Özgürgün partinin başlangıcında olduğundan bu söylentiler ilerlemedi.  Ekim ayında UBP Kurultayı ile yeni başkanı Ersin Tatar oldu. O süre gene ‘hükümet bozulacak’ denildi. Fakat süreç içinde bozulmadı.
    Bazı ‘gazeteci dostlar’ neredeyse yemin ederek, ‘filanla görüşüldü, filan tarihte hükümet bozulacak’ diye bazen yazdı. Bu tarz şeyleri da biz Kudret Hoca’ya sorduk; insanoğlu neredeyse yemin ediyor, var mı bunun aslı astarı? Eğer bittiyse bu 4’lü izdivaç da siz başka bir izdivaçça gideceksiniz bilelim.
    Kesinlikle bunun söylenti bulunduğunu söylemiş oldu ve asla kabul etmedi. Hatta biz izahat da yaptık, ‘bu saldırılar bizi daha da kenetledi’ dedik ve 23 Nisan’dan sonrasında Kudret Hoca da hükümetin güvenilir adımlarla yola devam ettiğini belirten bir izahat yapmış oldu. Fakat 10 gün sonrasında hükümet bozuldu.
    Demek ki gazetecilerin söylediklerinde bir doğruluk vardı. Onları ben Hollywood’a senarist olarak önermiştim fakat sonunda haklı çıktılar.
     
  • YENİDÜZEN: Denildiği şeklinde gerekçe sizce arazi meselesi miydi?
  • ÖZYİĞİT: Hatırlayın Yenişehir’de bir yurt yapımı vardı. Gene Denktaş adı vardı ve mahalle sakinleri tepki koymuştu. Tepkiler sonucunda geri çekilmişti. Fakat bu arsayı kira ile elinde tutanlar gitti Rum sahibini buldu. Şimdi Taşınmaz Mal Komisyonu üstünden onu satın almaya çalışıyor. O süre da söylenebilecek bir şey kalmaz.
    Doğruya doğru 67 dönümlük arazi meselesini 3Mayıs’ta Kudret Bey’in bizlere verdiği mektupta öğrendim. Bu mektup bana ve Başbakan’a gönderildi. Öğrenince Kudret Bey’i aradım fakat ulaşamadım. Başbakan da ulaşamadı. O hafta sonu bir otelde etkinlikleri vardı ne ilginçtir Mevlüt Çavuşoğlu da aynı otelde bir etkinliğe katılmıştı. Sonunda 6 Mayıs Pazartesi Meclis’e geldiğimde en azından ilkin 3’ümüz sonrasında Serdar Bey’in de iştirakı ile 4’lü toplantı yaparız diye düşündüm. Fakat baktım neredeyse tüm gazetelerde mektup ve arazi meselesi manşet. Açık ki bilirleri servis etmiş. Biz toplanalım beklerken, Kudret Bey bizlere ‘Salı günü Bakanlar Kurulu’nda görüşeceğiz’ dedi. ‘Tamam’ dedik. Ertesi gün Bakanlar Kurulu’nda Serdar Bey, bizim hükümetimiz dönemimizde Devlet Emlak Araç-gereç Dairesi tarafınca kimlere arazi kiralandığına dair dosya sundu. Ikimiz de ‘inceleyelim,  fakat bu arazi meselesi de keşke olmasaydı’ dedik. Yasal olarak bir mesele yok. Bu sebeple bir sürü üniversiteye arazi verildi. Serdar Bey de oğlu Denktaş’a değil, Baba Rauf’un adına meydana getirilen üniversiteye arazi verilmesinden bahsetti. Fakat biz doğru olmadığını söyleyince ‘tamam o süre iade edelim İçişleri Bakanlığı’na, ihale edilsin alabilirlerse alsınlar’ dedi. Bu mevzuda her insana bir rahatlama geldi. O günkü Bakanlar Kurulu’ndan bu sakin atmosferden ayrıldık.
    Ertesi gün arka arkaya iki toplantı yaptım. Biri Özdil Nami ile biri de öğlen Serdar Denktaş ile icraatlarla ilgili… Fakat akşamüzeri çekilme etti. Denktaş herhalde HP’deki hareketi fark etti daha ileri gidilmemesi için kendini geri çekti. ‘Hükümet devam etsin ikimiz de destek verelim’ dedi. Bunun üstüne Başbakan ile telefon görüşmesi yaptık ve dedik ki; ‘herhalde daha da gerilim düşer ve kimin Maliye Bakanı olacağını konuşup, yola devam ederiz.’ Gece tam tersi oldu. HP hükümetten çekildi.  Ertesi gün de Başbakan hükümetin istifasını sundu, doğru yapmış oldu.
     
  • YENİDÜZEN: Baştan beri aldatıldığınızı mı hissettiniz?
  • ÖZYİĞİT: Aynen. Reddettiğimiz senaryoların gerçek bulunduğunu o an hissettim. Demek ki vaka arazi meselesi olsaydı, Serdar Bey’in istifasından sonrasında üçümüz toplanır ve Maliye Bakanlığı’nı kim üstlenecek diye konuşurduk. Demek ki o senaryo yazan dostlar haklı çıktı. Hele hele de kısa bir süre ilkin Mevlüt Çavuşoğlu ile Ankara ve İstanbul’da hem HP’nin hem UBP’nin görüşme yapması, arkasından da Kıbrıs’ta aynı mekanda meydana getirilen toplantılardan sonrasında bu şekilde bir adım atılıyorsa senaryolar gerçekmiş.
     
  • YENİDÜZEN: Bir de TC bu hükümeti asla istemedi söylemleri var. Bu doğru mu? TC sizi istemedi mi?
  • ÖZYİĞİT: Hükümeti istemediler mi? Ondan güvenilir değilim. Dikkat ederseniz Kudret Hoca’ya da sordular, ‘Türkiye falanın bakan olmasını ya da falan partiyi istemedi diyemem’ dedi. O süre bir izahat borcu var, ‘niçin o süre?’  Serdar Bey’in de söylediği şeklinde Türkiye ile görüşmeleri daha oldukça Kudret Hoca ile Tufan Hoca görüştü. Ara sıra bizim de görüşmelerimiz oldu, olmayan görüşmelerimiz de oldu. Fakat ben Türkiye Gezim ve Kültür Bakanı ile oldukça iyi ilişkiler kurdum.
    Direk olarak TC’nin bir rahatsızlığı varsaydı ki Serdar bey ve ben bunu sorduk ve dedik ki; “eğer bu tarz bir olay var ise oturup bunu konuşalım.” Fakat ne Başbakan ne de Kudret Bey, ‘bu şekilde bir izlenim edinmedik’ dedi. Dolaysıyla bu mevzuda açık olmak gerekir. Benim duruşum, dini konulardaki hassasiyetim, Kıbrıs Türk toplumu adına duruşum, federal çözümü savunmam, Akıncı’ya destek vermem hastalık yarattıysa birileri de çıkıp bunu dillendirmeliydi. Özelleştirme mevzusunda hassasiyetimiz de biliniyor. Ki Limanlar mevzusunda Tolga Atakan tarafınca getirilen öneride de söylediğimiz şeklinde her şeyin devredilmesini doğru buluyoruz. Telefon Dairesi mevzusunda da bizim düşündüğümüz mevzuda emek harcama yapılmış oldu fakat o da ilerlemedi, durdu. Örneğin protokolün son şeklini göremedik. Teknik düzeyde iki hükümet içinde protokol görüşmeleri oldu fakat aslolan son aşamaya gelinmedi. Şu demek oluyor ki Sayın Başbakan ve Başbakan Yardımcısı Ankara’da görüşme yapmıştı, bizlere kısa bir süre sonrasında Ankara’nın protokolde kendilerine nazaran gelinen noktayı göndereceklerini söylemiş oldu. Fakat bir türlü ulaşmadı.

“Ben o günlerde de dedim; Cumhurbaşkanlığı adaylığı, hükümet bozma için gerekçe olmamalıdır. Şu bir gerçek fakat Kudret Hoca, Türkiye’deki belli güçlerin desteğini alarak adım attı.” 

  • YENİDÜZEN: Türkiye Kudret Özersay’ı Cumhurbaşkanlığı’na mı hazırlıyor?
  • ÖZYİĞİT: Türkiye bir tek Kudret Hoca’yı iyi mi Cumhurbaşkanı yapabiliriz, Akıncı’yı iyi mi uzaklaştırabiliriz mi kurgu yapmış oldu? Bu mudur kısaca? Ya da federal çözümcüleri bypass etme oyunu mudur bu? Mevlüt Çavuşoğlu iki ayrı devletten, yeni fikirden bahsediyor. Konfederasyon yeni bir düşünce mi? AB içinde iki devlet tamamen hayal ürünüdür. Olmayacak duaya amin demek şeklinde bir şeydir.   
     
  • YENİDÜZEN: Kudret Özersay’ın gailesi bir tek Cumhurbaşkanlığı mı?
  • ÖZYİĞİT: Ben parti başkanlarına dedim ki; ben aday değilim. 3’nüzün de adı geçer. Bana nazaran olabilirsiniz. Fakat 2000 senesinde Serdar Bey’in babası Denktaş adaydı fakat hükümette UBP-TKP vardı. Derviş Bey Başbakan, adaydı, Akıncı Başbakan Yardımcısı, adaydı. Hiç kimseye de bir şey olmadı. Ki Derviş Bey ondan sonra adaylıktan çekildi fakat hükümet meselesinden çekilmedi. Başka başka nedenlerden çekildi ve hükümete de bir şey olmadı. Seçim bitti 1 yıl sonrasında ‘general çizmeyi aştı’ meselesinden dolayı UBP-TKP hükümeti yıkıldı.  Cumhurbaşkanı talibi olabilirsiniz fakat sonunda halk takdir eder ve o göreve gelirsiniz. Serdar Bey, bu sözümden sonrasında ilk yapmış olduğu açıklamada ‘el sıkıştık’ şeklinde bir ifade kullandı.  Kudret Hoca’dan ise yalanlama geldi, ‘el sıkışmadık’ dedi. El sıkışmadık fakat bir düşünce birliğine varır şeklinde olduk. Açık ki Kudret Bey’in kafasında başka düşünceler oluşmuştu. Fakat ben o günlerde de dedim; Cumhurbaşkanlığı adaylığı, hükümet bozma için gerekçe olmamalıdır. Şu bir gerçek fakat  Kudret Hoca, Türkiye’deki belli güçlerin desteğini alarak adım attı. 

 “Çanakkale gezileri, bir de İlahiyat Koleji mevzusunda biz başka bir şey, onlar (TC) başka bir şey söylüyordu. Bu mevzularda uyuşma sağlanamadı.”

  • YENİDÜZEN: Sizin TC Eğitim Bakanı ile ilişkileriniz nasıldı? 15 ay içinde görüşebildiniz mi?
  • ÖZYİĞİT: Çanakkale gezileri, bir de İlahiyat Koleji mevzusunda biz başka bir şey, onlar başka bir şey söylüyordu. Bu mevzularda uyuşma sağlanamadı. İlahiyat Koleji’ni kapatma niyetimizin olmadığını söyledik. Fakat bizim partimizden bir arkadaşın seçim döneminde ‘kapatacağız’ sözü hep bizlere, ‘sizin esas niyetiniz kapatmadır’ diye önümüze geldi. Oysa bizim seçim bildirgemizde de ‘kapatma’ diye bir şey yoktu. Demokratik, laik ve bilimsel ilkelerle değerlendirme, denetleme ve yönlendirme vardır. Biz sonuçta Hala Sultan İlahiyat Koleji’ni denetledik ve bundan da hastalık duyuldu ve bizlere ‘bizlere bırakın’ teklifi yapılmış oldu. Fakat biz Hala Sultan’ı ısrarla denetledik. İlk denetleme de ‘yılbaşı tartışması ile başladı. Fakat bu ülke yılbaşını, okullarda balolarla kutlar. Bu okulda bu devletin bir okuludur burada da kutlanacak. Nitekim 2018 yılı sonunda bu şekilde bir münakaşa olmadı. Sonrasında Türkiye’den gelen ve bizim buradan atadığımız öğretmenler içinde diyalogsuzluk ve ayrışma gündeme geldi. Onlarla ilgili denetleme yaptık ve uyum içinde emek harcamaları için çalıştık. Sonrasında Türkiye’den ilahiyata öğretmen gelmesine gerek yok dedik, kendimiz öğretmen görevlendirdik. Bundan da bir miktar hastalık duyuldu.
    Haspolat Meslek Lisesi’nin okul binasıyla ilgili sorun oldu. Biz çeşitli araştırmaların arkasından bir uygun yer bulamadık. Daha ilkin Bayraktar Ortaokulu yıkılacağında, öğrenciler Hala Sultan İlahiyat Koleji’ne taşınmıştı. Haspolat Meslek Lisesi’ni de oraya taşıdık. Başladı Ankara’ya haber gitmeye; “Cemal hoca bilhassa okulu taşıdı, bir kargaşa çıkarıp kapatmaya zemin yaratacak.”
    Ben de Ankara’daki yetkililere Namık Kemal’in sözünü hatırlattım, “Kıbrıs’ta iki şeyden şikayetçiyim bir sivrisinek bir de dedikodudan.” Dedikodu toplumun mühim özelliği halinde…
    Bu sebeple 4’lü koalisyon hükümeti uzun seneler sonrasında bu toplumun özlemiş olduğu bir yapıyı verdi. Yapısal reformları getirecek, yolsuzlukların üstüne gidecekti. Cesaretle bazı adımları atacak bir yapıydı. Bunu hazmedemeyen senarist dostlar da devamlı bunu yıkmak için bazı sözleri bahane ederek, devamlı bizim hakkımızda, Serdar Bey hakkında başka şeyler, CTP’li bazı vekiller ile ilgili başka şeyler ortaya attı. Sırf 4’lü hükümeti biran evvel bozsunlar ve bu hükümet kurulsun ki nemalanma, çıkarlar sürdürülsün. Tüm sorun buydu.

 “Hala Sultan İlahiyat Koleji’ni denetledik ve bundan da TC hastalık duydu ve bizlere ‘bizlere bırakın’ teklifi yapılmış oldu. Asla kabul etmedik”

24 Haziran’dan ilkin Eğitim Bakanı ile görüştüm fakat sonrasında bir sistem değişikliği oldu. O bakanlar ile bir görüşme ayarlamaya çalıştık. Ekim ayında hem Eğitim hem de Gezim ve Kültür Bakanı ile randevulaşma oldu. Yalnız bizim Ankara’ya gitmemizden ilkin şimdiki Eğitim Bakanı Ziya Selçuk beni aradı ve dedi ki; “Sayın bakan bir görüşme yapacağız fakat arzu ederseniz bu görüşmeyi ileri bir tarihe erteleyelim. Komiteler kuralım, komiteler başlıkları çalışsın. Ortaya bir şey çıkarsınlar öyleki görüşelim.” Nitekim Ankara’ya gitmeden biz bu açıklamayı yaptık fakat ısrarla birileri “Cemal Hoca Ankara’ya gitti fakat görüşmediler” dedi. Fakat görüşmenin olamayacağını aslına bakarsan biz söylemiştik.

“TC Eğitim Bakanı aradı ve dedi ki; ‘İlahiyat Koleji mevzusunda Ankara’da büyük hastalık var. Açık ki siz de bu okuldan rahatsızsınız iyisi mi devredin bizlere, siz kurtulun, ikimiz de’… Ben de dedim ki; biz hastalık duymuyoruz fakat gerektiği şekilde denetlemesini yapıyoruz, hayata geçirmeye da devam edeceğiz.”

Geldik, komiteler çalıştı artık görüşmenin yapılması konuşulurken, Bakan aradı ve dedi ki; İlahiyat Koleji mevzusunda Ankara’da büyük hastalık var. Açık ki siz de bu okuldan rahatsızsınız iyisi mi devredin bizlere siz kurtulun ikimiz de” Ben de dedim ki; biz hastalık duymuyoruz fakat gerektiği şekilde denetlemesini yapıyoruz, hayata geçirmeye da devam edeceğiz. Bu benim Bakanlığıma bağlı bir okul ve bu bir devlet sorunudur.” Bakan, “size bir protokol gönderiyorum. Arzu ederseniz inceleyin. Eğer uygun bulursanız gelin imzalayalım. Öteki mevzuları da görüşüp, çözelim. Yola devam edelim” dedi.
Ben bunu hükümete taşıyacağımı kendisine söyledim. Başbakana götürdüm, Kudret Bey de oradaydı 3’lü görüşme yaptık ondan sonra Serdar Bey’e data verdik. Hatta Tufan Hoca, “ben bunu Fuat Oktay Bey’e ileteceğim. Bu tarz bir olay kabul edilemez” dedi. Kudret Bey de aynı fikirde bulunduğunu söylemiş oldu. Hükümetin öteki bakanları da… Ondan sonra bir görüşme olmadı.

 “Takipçisiyiz”

  • YENİDÜZEN: Bu tarz şeyleri niçin o dönemde açıklamadınız?
  • ÖZYİĞİT: O dönemde ben bunu hükümete taşıdım. Vaka devletlerarası bir noktaya gelmişti. Fakat şimdi adım şeklinde inanırım gelmediyse hükümetin yada bakanın gündemine gelecek. Görevi devrederken Nazım Bey’e de bunu söyledim. Meclis’te niye söyledim? Israrla bu mevzuya parmak basmak istedim. TC Hükümeti’nin bu şekilde bir talebi var. Bundan sonrasında da takip edeceğiz yeni hükümetten taleplerini.
     
  • YENİDÜZEN: Söylemediğiniz açıklamadığınız başka bir şey var mı?
  • ÖZYİĞİT: Çanakkale Kampları… Hatırlayacaksınız ilk göreve geldiğimizde bu mevzu tartışmalıydı. KTOEÖS kalktı, oturdu; “Çocuklarımızı aldılar götürdüler orada dini hurafeler öğreniyorlar vs”… Oysa Çanakkale diyince aklına insanoğlunun Mustafa Kemal önderliğinde İngiliz birliğine karşı direniş var ve ‘Çanakkale geçilmez destanı” var ve bir de Truva var. Burada aslen yanlış bir şey yok. Fakat evlatları alıp da başka yere götüreceklerse evet ona itirazımız var. O dönem dedik ki Kıbrıs İşlerinden Görevli Recep Akdağ’a, “biz heyetlerle öğretmen yollayacağız, hassasiyetimiz kız adam niye ayrı ayrı gönderiliyor. Biz bunu anlamakta zorlanıyoruz.”
    Akdağ; “Sizi anlıyorum fakat bizim de burada bazı hassasiyetlerimiz var. Fakat ben ileteceğim bir ihtimal bir sonrakini öyleki yaparız” dedi.  Fakat bir şey daha dedim; “Bir sonraki yıl 19 Mayıs’tır. Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 100’ncü yılıdır. 2019 senesinde Çanakkale yapmayalım. Samsun-Ankara yapalım” dedim. “Olabilir” dedi. Akdağ görevden gitti, Çanakkale yapılmış oldu, münferit vakalar da oldu o mevzular hakkında da soruşturmalar yapılmış oldu.
    Fakat o gün Ankara’ya söylediğimi sonraki dönemde de yine ettim fakat bu yıl ne Çanakkale Kampı ne de bizim önerimiz oldu.

 “Özelleştirme mevzusunda hassasiyetimden oldukça hoşnut olmadılar, federasyoncu duruşum iyi algılanmadı, din mevzusunda da Kıbrıs Türk Toplumu adına gösterdiğimiz laik,  demokratik duruştan oldukça memnun olmadılar.”

  • YENİDÜZEN: TC ile yıldızlar barışmadı kısaca hiçbir mevzuda?
  • ÖZYİĞİT: Bir özelleştirme mevzusunda hassasiyetimden oldukça hoşnut olmadılar, federasyoncu duruşum iyi algılanmadı, din mevzusunda da Kıbrıs Türk Toplumu adına gösterdiğimiz laik,  demokratik duruştan oldukça memnun olmadılar.
     
  • YENİDÜZEN: Yolsuzluklarla yeterince savaşım etmediğiniz iddia edildi…
  • ÖZYİĞİT: HP’li milletvekili Gülşah Şanverler dedi ki; “3 ortak bizlere destek olmadı” dedi. Fakat göreve geldik bir taraftan talebe taşımacılığı yapanlar 6 ay ödenmemişti. Derhal Serdar Bey ile inisiyatif aldık problemi çözdük. Bir taraftan da 2016-2017 yılına ilişkin taşımacılıkta bir ekip problemler vardı. Bu tarz şeyleri aldım hükümete taşıdım. Mali İnceleme Teftişi Kurulu’na yolladım. Oradan çıkan raporlar direk Başsavcılığa gitti tutuklama ve yargılama başladı. Yolsuzlukların üstüne gitme iyi mi olur anlamadım. Bizzat bunu yaptık. Dolayısıyla bu tarz bir olay söz mevzusu bile değil. Aytaç Çaluda vakasında da hükümet gerekeni yapmış oldu. Hüseyin Özgürgün ile alakalı ise Meclis’e bir türlü gelmedi.  Daha ilkin ise 2017 senesinde ben bizzat TDP Genel Başkanı olarak Polis Genel Müdürü’ne Tahsin Ertuğruloğlu ve Kemal Dürüst hakkında Ercan Havaalanı’nın ek sözleşmesiyle ilgili kabahat duyurusunda bulundum. Kudret Hoca da “dokunulmazlıkları kalktı şimdi de ilerletelim” diye talepte bulunmuş oldu.
     
  • YENİDÜZEN: UBP ile ortaklıkta yolsuzluk dosyalarının üstüne gidilir mi yoksa saman altı mı edilecek?
  • ÖZYİĞİT: Yavaş yavaş saman altı edileceği yönünde ciddi bir endişem var. Bu sebeple sevgili Parlak zeka’nin de söylediği şeklinde; Arsa hobisi olanlarla arsa fobisi olanlar bir araya geldi. Iyi mi bir diyalog olacak hep beraber göreceğiz.
     
  • YENİDÜZEN: Özersay’a karşı ne hissediyorsunuz?
  • ÖZYİĞİT: Burukluk… Ben hakikaten daha çok samimi bulmak arzu ederdim. Samimiyetinden şüphe duymaya başladım. Üzüldüm. Bizlere söyledikleri ve verdiği güvenceler bizi umutlandırmıştı.
     
  • YENİDÜZEN: Cumhurbaşkanlığı adaylığı seçiminde TDP’nin yol haritası nedir?
  • ÖZYİĞİT: Normal olarak Akıncı’nın aday olması bizim için önemlidir. 11 Şubat tarihindeki metnin ve Guterres çerçevesinde işaret edilen 2 bölgeli 2 toplumlu, siyasal eşitliğe dayalı tek ortak egemenlik, tek internasyonal kimlik, tek vatandaşlık, dönüşümlü başkanlık ve toplumların güvenlikle ilgili endişelerini giderecek bir formül içeren bir çözümden yanayız. Bunu da ısrarla sürdüreceğiz. Akıncı da bunu korumak için çaba sarfediyor. Bizim arzumuz Akıncı’nın tekrardan aday olmasıdır.
     
  • YENİDÜZEN: Akıncı’ya resmi olarak ilettiniz, cevap aldınız mı?
  • ÖZYİĞİT: Akıncı’ya da bunu söyledik fakat yanıt almadık.
     
  • YENİDÜZEN: Eğitim Bakanlığı döneminiz bitti, en oldukça neye üzüldünüz?
  • ÖZYİĞİT: Mustafa Kemal Atatürk Stadında küçüklere müjde verdik; hususi eğitimde tam gün eğitim diye. Bazı okullarla ilgili bazı düzenlemeler, kolejlere giriş sistemi söz verdim, kolej sınavından ilkin izahat yapacağız dedik fakat hükümet bitti. Kamu reformu, ben sendikacı dostlara yine davet yapıyorum hepimiz eğri oturup doğru konuşsun bu kamu reformu geçmelidir. Yeni hükümet kamu reformu mevzusunda bir uzlaşı noktası bulursa da, getirdiğinde buna destek olacağız. Bu tarz şeyleri yapamamak içimde kaldı. 

 

yeniduzen-satin-aliniz-20190610091622.jpg

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.