DOLAR
32,3374
EURO
34,8108
ALTIN
2.390,60
BIST
10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
19°C
İstanbul
19°C
Açık
Pazartesi Açık
21°C
Salı Parçalı Bulutlu
24°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Çok Bulutlu
16°C

KTOEÖS ‘Eğitim Anketi’ni deklare etti

KTOEÖS ‘Eğitim Anketi’ni deklare etti
19.08.2023 11:45
0
A+
A-

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Fiil, eğitim sisteminde köklü bir değişime gereksinim bulunduğunu kaydetti.
KTOEÖS’ün eğitim sistemi, müfredat, kitaplar ve hususi eğitim mevzularında yapmış olduğu anket ve imalathane çalışmalarının neticeleri bugün basın toplantısıyla açıklandı.
KTOEÖS Başkanı Fiil burada yapmış olduğu konuşmada, meydana gelen emekler sonucu eğitim sisteminde köklü bir değişime gereksinim bulunduğunun ortada bulunduğunu kaydetti.
2014’te gerçekleşen şurada alınan kararların ivedilikle hayata geçmesi icap ettiğini dile getiren Fiil hususi eğitim mevzusunda yaşanmış olan sıkıntılardan da bahsetti.
Kati olmamakla beraber çalışmaya gore her okulda averaj 9 öğrencinin hususi eğitime ihtiyacı bulunduğunu belirten Fiil, buradan yola çıkarak her okulda minimum 1 hususi eğitim öğretmenine gereksinim bulunduğunu söyledi. Fiil bunun için lüzumlu yasaların geçmesine gereksinim bulunduğunu söyledi.
Selma Fiil’in konuşmasının peşinden KTOEÖS Eğitim Sekreteri Hasan Soyer emek verme neticeleri hakkında data verdi.

“DAHA BİLİMSEL, DEMOKRATİK VE LAİK MÜFREDAT”

Soyer, eğitim sistemi anketine katılanların müfredatta hem ergonomik, hem de sosyokültürel anlamda problemler bulunduğunu belirttiğini söyledi.
Katılımcılardan, müfredatın daha bilimsel, demokratik ve laik ilkeler çerçevesinde şekillendirilmesi gerektiği yönünde talep geldiğini dile getiren Soyer şöyleki devam etti:
“Kullanılan kaynakların mahalli örnekler içermesi ve evrensel teorilerle destelenmesi icap ettiğini belirten bazı katılımcılar, bundan dolayı bilhassa sosyoloji şeklinde derslerde mahalli müfredat ve kaynakların kullanılmasının önemini dile getirmişlerdir.
Müfredat içinde psikoloji dersinin fen sınıflarına da verilmesi gerektiği yorumu da yapılmıştır. TC’den gelen müfredatın cinsellik eğitimi, evrim vs. şeklinde mevzuları içermemesinden dolayı bu konuların da müfredata eklenmesi gerektiği belirtilmektedir.
TC’de değişen müfredattan dolayı her yıl kitapların değişmiş olduğu ve geç ulaşmış olduğu yönünde ergonomik problemler da yaşanmaktadır. Toplumsal bilgiler ve tarih derslerinde içerikle ilgili çeşitli problemler da dile getirilmiştir.
Bilhassa 8. derslik fen kitaplarında (s.55) ‘ateş, su, toprak, hava’ yerine ‘ateş, su, toprak, tahta’ şeklinde bir hata bulunmuş olduğu not edilmiştir. Ek olarak son zamanlarda Darwin ve evrim teorisiyle ilgili referansların kitaplardan kaldırıldığı belirilmiştir.”

“TÜRKÇE BİLMEYEN ÖĞRENCİLERLE İLGİLİ SIKINTILAR…”

Soyer, asla Türkçe bilmeyen öğrencilerle ilgili sıkıntılar yaşandığının tespit edildiğini de dile getirdi.
Hususi eğitime gereksinim duyan öğrenciler ve bu alanda her okulda öğretmen olmamasından dolayı karşılaşılan sorunlara da değinen Soyer, ezberci eğitim sistemi, internetle ilgili problemler ve vasıta gereç eksiklikler sebebiyle yaşanmış olan sorunların da anket sonuçlarına yansıdığını söyledi.

EĞİTİM SİSTEMİ VE MÜFREDATA YÖNELİK ATÖLYE ÇALIŞMASI…

Soyer, eğitim sistemi ve müfredata yönelik imalathane çalışmasının neticelerini da paylaştı.
Soyer, KTOEÖS olarak 16 Aralık 2017’de Gazimağusa Rauf Raif Denktaş Kurultay Merkezi’nde düzenlenen imalathane emek vermesi sonucu eğitim sistemiyle ilgili şu tespit ve önerilerin yapıldığını dile getirdi:
“Türkiye eğitim sistemine bağlı olmayan, hükümet değil devlet politikası haline getirilmiş bir eğitim sistemimiz olmalıdır.
Ülkedeki nüfus politikası ve bu konudaki belirsizlik eğitimde planlama yapmayı imkânsız hale getirmektedir.
Eğitim sistemimiz demokratik, laik, bilimsel ve yenilikçi olmalıdır.
Seçmeci elemeci sistem yerine kazanımlar üstünden tasarlanmış, yönlendirici, öğrencilerin kendini ifade edebileceği, çözümleme bireşim yapabileceği, sorgulayan, araştıran, üreten bireyler olarak yetiştirilmelerini sağlayacak bir sistem oluşturulmalı.
Eğitime ayrılan bütçe artırılmalı tamamlanmamış altyapılar tamamlanmalı, tamamlanmamış öğretmen, müdür, muavin, bölüm şefi, imalathane şefi, okul personel kadroları tamamlanmalıdır.
Yeniliklerin pilot okul uygulamasıyla başlayıp genelleştirilmesi gerekmektedir. Toplumun değişik kesimlerinin yer almış olduğu 2014 şura kararları hayata geçirilmelidir. Kıbrıs Zamanı, Kıbrıs Coğrafyası ve Kıbrıs Türk Edebiyatı derslerinin üniversite sınavında yer almaması öğrencilerin bu derslere verdiği önemi azaltmaktadır.
Öğretmenin ders kitabı seçimindeki yetkisinin artırılması başarının artmasını elde edecektir. Eğitim sisteminde sanata ve spora daha çok yer verilmelidir. Yurt dışından gelen ve Türkçe bilmeyen öğrencilere yönelik emekler yapılmalı, dil kursları düzenlenmelidir.
Müfredatlar ile ders saatleri arasındaki uyumsuzluk giderilmelidir. Kalabalık derslik nüfusu talebe merkezli eğitim için uygun değildir.
Talim Terbiye Kurulu özerk bir yapıya kavuşturulup, siyasetten arındırılmalıdır. Meslekte ilinti duygusunun güçlendirilmesi için emekler yapılmalıdır. Tamamlanmamış denetmen kadrolarının doldurulup alanla ilgili problemlerin giderilmesinde rehberlik edilmesi gerekmektedir. Öğretmen kadrolarımızda kendi genç beyinlerimizi kullanmalıyız.
Hususi eğitime gereksinim duyan öğrencilerin de gereksinim duyduğu eğitimi alabilecekleri bir yapılanmaya gidilmelidir. Ortaöğretim kurumlarında da hususi eğitim kadrolarının açılması gerekmektedir.
Hizmet içi eğitimlerde eğitim verenlerin niteliğine ve eğitim konularının devamlı tekrara düşmemesine itina gösterilmelidir. Hizmet içi eğitimlerin bölgesel olması katılım ve verimliliği artıracaktır. Ek olarak yaşanılan eşitsizliği ortadan kaldıracaktır.
Kadroların vaktinde ve eksiksiz olarak tamamlanması gerekmektedir. Yasa, tüzüklerin uygulanabilir, tutarlı ve güncel olması gerekmektedir.
Okullardaki fizyolojik sorunların ve eksikliklerin okullar açılmadan ilkin (öğretim yılı başlamadan ilkin) tamamlanması gerekmektedir. Okullardaki teknik vasıta gereç ve laboratuvar malzemelerinin teminindeki sıkıntıların giderilmesi gerekmektedir.
Imalathane ve bölüm şefliği kadrolarının yokmuş şeklinde varsayılmasından bir an ilkin vazgeçilip tamamlanması gerekmektedir.”

“HER OKULDA 9 ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÖĞRENCİ VAR…”

Hususi eğitime yönelik anketin neticelerini da aktaran Soyer, okul başına düşen averaj hususi gereksinimli talebe sayısının ortalama 9 bulunduğunu söyledi.
Ankete katılan okulların yalnız yüzde 27’sinde hususi eğitim öğretmeni bulunduğuna işaret eden Soyer, “Hususi eğitim öğretmeni bulunmayan okullarda çoğu zaman çözüm öğrenciyi ayrı odada sınava almak olabiliyor. Fakat bu yöntem yalnız sınavlara yönelik olup tahsil zamanı süresince bir çözüm üretememektedir.” dedi.
Soyer şöyleki devam etti:
“Öğretim zamanlarında öteki öğrencilerle aynı sınıflarda bulunmak durumunda olan hususi gereksinimli öğrenciler büyük bir problem yaşamakta ve öğrenimlerini tamamlanmamış almaktadırlar.
Kimi okullar hususi eğitim öğretmeni ihtiyacının bu mevzuda donanımlı olmayan rehber öğretmen ve aileler ile beraber giderilmesi yoluna gittiklerini belirtmişlerdir. Vazife tanımı itibarıyla bu mevzuda uzmanlığı bulunmayan rehber öğretmenler de kendilerini bu alanda yetersiz görmektedirler. Buna ek olarak ailelerin bu mevzuda işbirliğine yanaşmaktaki isteksizlikleri de ek olarak bir problem olarak rapor edilmiştir.”

GÖZLEM RAPORLARI HAKKINDA SORUNLAR…

Soyer, rehber öğretmenlere yönelik eğitim çalışmasının neticelerini da paylaştı.
Öğrencilerin gözlem raporunun hazırlanması mevzusunda yaşanmış olan sorunlara değinen Soyer, “Talebe gözlem formlarının tek tip, fazlaca fazla detay içermeyen, genel özellikte raporlar olduğu ve bunun talebe gelişim düzeylerine gore farklılık göstermesi gerektiği fakat bu farklılığın raporlarda gözlemlenmediği görüşü ortaya çıkmıştır.” dedi.
Soyer şunları kaydetti:
“Imtihan tedbiri ve değerlendirme aşamalarının derslik geçme tüzüğünde yer almamasından kaynaklı, öğrencinin performansını en iyi gösterebilmesi için meydana getirilen çalışmaların bir dayanağının olmamasının sorun yarattığı tespit edilmiştir.
Hususi gereksinimi olduğuna dair Ruhsal Danışma Rehberlik ve Araştırma Şubesi raporu olan öğrencinin ilkokul-ortaokul-lise eğitim yaşamında devam yada takibinin yapılamadığı görülmüştür.”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.