Bir tek yatırımcılar değil, ülkeye yatırımcı getirmek için çalışan emlakçılar da mağdurlar listesine katıldı. İşte detaylar…
Kıbrıs adası yaşamak için rahat, yatırım için kazançlı.
Bilhassa de Şimal Kıbrıs’taki fiyat avantajları ve yatırımın süratli geri dönüşü, yatırımcıyı cezbediyor.
Fakat ada ufak olunca, meydana getirilen hatalar ve hatalar oldukca acele duyuluyor.
Bu da bir çok süre yatırımcıyı korkutuyor.
Meşhur oyunca Selçuk Yöntem’in dolandırılmasıyla bir kez daha gündeme gelen mağduriyetler, bu kez bir tık daha yukarı çıktı.
Selçuk Yöntem’i emlakçı dolandırmıştı, bu kez emlakçıların dolandırıldığı iddiaları geliyor.
Ne şekilde mi? Anlatalım…
Türkiye’de emlak sektöründe işler pek iyi değil.
Hatta son iki senedir fena gidiyor.
Fiyatlar düşüyor, satış ve kiralama işlemleri minimum seviyede.
O yüzden Türkiye’deki emlak firmaları için bir çıkış noktası lazımdı, Şimal Kıbrıs hoşlarına gitti.
Talep vardı Türkiye’den, yatırım geri dönüşü hızlıydı.
E komisyonlar da iyi göründü, girdiler bu işe.
Hayatında Kıbrıs’a gelmeyenler bile kartvizitine Kıbrıs uzmanı yazdı, Kıbrıs projelerini pazarlamaya başladı.
2 yol izlediler bu pazarlama sürecinde.
İlk adımları emlakçılarla ortaklaşa iş oldu.
“Kıbrıs’ın en iyisi biziz” vaadiyle kapılarını çalan hep beraberce ortaklaşa iş yaptılar.
Olmadığı halde, “Kıbrıs’ta x projenin tek yetkili satış hakkı bizde” diyenlerle el sıkıştılar.
Alan kişi buldular, pazarlama yaptılar, adları pasladılar…
Fakat gördüler ki satış yok denenlerin eşinin, kızının, çocuğunun adına satış yapılmış.
Fakat ne haber var, ne de komisyon paylaşımı…
Bu örnekler bir, iki, üç olunca Türkiyeli emlakçılar da aracıları aradan çıkarmaya başladı.
Direkt firmalarla temasa geçtiler.
[ilgili haber=’4254′]
Fakat paranın yüzü sıcak, bu kez iş bilmeyen birkaç inşaatçı binmiş olduğu dalı kesmeye başladı.
Türkiyeli emlakçının Türkiye’den gönderilmiş olduğu müşteriye, el altından hususi indirimler sunup aracıyı pas geçmesini istedi.
Bu da oldu.
Yatırımcı Kıbrıs fikrini kafasına sokan emlakçıyı binbir yalanla atlattı, direkt inşaatçıya gitti.
Aldı, ya da almadı.
Fakat Türkiyeli emlakçı “kazıklandığını” anlamış oldu.
Sizce sürüdürülebilir bir sistem mi bu?
Pek değil…
Peki kazanını kim oldu?
Oldukca net, Kıbrıs değil.
Şimdi ne oluyor biliyor musunuz?
Türkiye’de ufak büyük yatırımcıyla buluşan emlakçılar, Şimal Kıbrıs’ın “pek güvenilir” olmadığını konu alıyor yatırımcısına.
Selçuk Yöntem vakası da bu sürecin tuzu biberi oldu iyice.
Sözün aslı, Şimal Kıbrıs emlak ve inşaat sektörü, aniden daha oldukca para kazanmak isterken, büyük bir pazarı sıkıntıya soktu.
O yüzden şu an öncelik “itimat” ortamını sağlamak.
Yoksa ev her yerde var, arazinin daha hesaplı olduğu seçenekler de mevcut.
Fakat itimat yoksa, yatırımcı gider.
Şimdi bu işi hakkıyla meydana getiren emlakçılara ve inşaatçılara bir vazife daha düşüyor.
Kendilerini doğru anlatmalılar, yatırımcılara güvence vermeliler, yurt dışındaki çözüm ortaklarıyla kuvvetli ve sürdürülebilir iş anlaşmaları yapmalılar.
Aksi halde pazar daha da küçülecek ve bir süre sonrasında sektörde kayıplar başlamış olacak, mağduriyetler artacak.
KIBRIS EMLAK MERKEZİ
En güncel haberlere erişmek için mail listemize abone olun