[ad_1]
Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, toplumsal medya hesabı üstünden bir izahat yaparak, “Bir süredir Türkiye Cumhuriyeti devlet yetkilileri tarafınca çok açık ki bilgili olarak “Kıbrıs Türk Devleti” terimi kullanılıyor, vurgulanıyor ve altı çiziliyor” ifadelerini kullandı.
HP Lideri Özersay, “Bugün Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Fidan Kıbrıs Türk Devletinin tanınması için çaba ortaya koyacaklarına dikkat çekti” dedi, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Türk Devletleri Teşkilatı’nın 3 Kasım’da Kazakistan’da yapılacak olan devlet başkanları konseyi zirve toplantısında KKTC’nin gözlemci üyelikten “Kıbrıs Türk Devleti” adıyla tam üyeliğe geçirilmesi için ilk adım atılır mı? Bu teşkilata üye olan ülkeler Türkiye’nin talebi ve uygulayacağı dış ilişkiler ile bizi Kıbrıs Türk Devleti adıyla tanıma yoluna gider mi? Bu yada buna benzer bir adım atılırsa KKTC ilanını ve KKTC’yi ayrılıkçı bir hareket olarak tanımlayan 541 ve 550 Sayılı (1983 ve 1984) Güvenlik Konseyi kararları etrafından dolaşılmış olunur mu? BM Güvenlik Konseyi bu ihtimaller içinde hamlelere karşı “tanımama çağrısı” ya da “kınama çağrısı” içerecek yeni bir güvenlik konseyi sonucu almaya çalışır mı? Küresel dengeler ve Ukrayna krizi dikkate alındığında Rusya Federasyonu bu yeni Konsey kararını veto etme yoluna gider ve engeller mi? Türkiye KKTC ya da Kıbrıs Türk Devleti’ni öteki devletlerin tanıması yönündeki uğraşında netice alamaz ise bir aşamada KKTC ile imzalayacağı bir internasyonal antlaşma ile “bundan bu şekilde KKTC’nin dış ilişkilerini Türkiye yürütecek” benzeri bir hamle yapar mı? Bu soruların tamamıyla ilgili kendime bakılırsa düşüncelerim elbet var sadece bu aşamada bu tarz şeyleri en azından sorular/olasılıklar olarak bir sıralayayım istedim.”
Özersay, “Bunların hiçbiri mümkün değil diyenleriniz olabilir sadece unutmamamız ihtiyaç duyulan bir şey var: Değişmekte olan güç dengeleri temelinde yeni bir internasyonal sistemin oluşumu öncesinde bir geçiş periyodu içerisindeyiz. Keşke bu mevzularla ilgili olarak Türk dış politikasını şekillendirebilecek, yönlendirebilecek, bu açılardan data ve yaratıcı fikirlerle “soft power” kullanabilecek bir Kıbrıs Türk yönetimi tam da bu zamanda görevde olsaydı…” açıklamasını yapmış oldu.
[ad_2]