DOLAR
32,2528
EURO
34,7789
ALTIN
2.401,41
BIST
10.198,06
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
24°C
İstanbul
24°C
Parçalı Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Az Bulutlu
17°C
Cuma Hafif Yağmurlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
20°C

Şimal Kıbrıs’ta Sulh Eğitimi Deneyimi

Şimal Kıbrıs’ta Sulh Eğitimi Deneyimi
17.09.2023 18:04
8
A+
A-

 

Arzu Latif
[email protected]

 

Eğitimin toplumlararası sulh ve uzlaşı sağlamada ya da tam tersi çatışma ve ötekileştirme süreci yaratma ve bölünmeye yol açmada yadsınamaz bir görevi vardır. Ek olarak eğitim, toplumsal algılamaların inşasında da etkindir. Soğuk harp sonrası ortamda patlak veren ve bazıları günümüze kadar gelen onlarca etnik çatışmaya kalıcı sulh sağlanabilmesinde eğitimin, bilhassa de tarih eğitiminin önemi internasyonal toplumun son yıllarda epeyce dikkatini çekmektedir. Kıbrıs, Şimal İrlanda, Bosna ve Hersek benzer biçimde etnik olarak bölünmüş toplumlar söz mevzusu olduğunda, kalıcı barışın sağlanabilmesi noktasında genel anlamda eğitimin, özelde de tarih eğitiminin belirleyiciliği daha da artmaktadır. Tarihin objektif, dengeli ve doğru öğretilmesi bu benzer biçimde toplumlarda nefret, hiddet ve güvensizlik yerine karşılıklı anlayışın, empatinin, değişik etnik ve dini kimliklere saygının geliştirilmesine katkıda bulunur. Bu yüzden etnik merkezli olmayan bir eğitimle kalıcı sulh, uzlaşı ve güvenlik içinde paralel bir ilişki vardır.

Fakat etnik olarak bölünmüş toplumlarda eğitim çoğu zaman çatışmayı ve etnik milliyetçiliği beslemek ve bölünmeyi sürdürmek benzer biçimde siyasal hedeflere alet edilmektedir. Resmi tarih ve ulusal söylemler toplumların haklı davası ve var oluş mücadelesi üstünden kurgulanır. Anlaşmazlığın devam etmiş olduğu durumlarda bu söylemler çoğu zaman taraflıdır; vakalar tek bir bakış açısından ve tartışılmaz bir etik konumdan anlatılır (2). Tarih anlatımı kendi toplumlarının çekmiş olduğu acılara odaklanırken, ötekilerin söylemlerini ve çektikleri ıstırapları göz ardı eder. Çatışma öncesi ortak geçmiş ve sosyo-kültürel etkileşimler reddedilir.

Geleneksel ve etnik merkezli bir tarih eğitimi toplumsal ya da ulusal kimliklerin oluşumunu sağlamak ve güçlendirmek adına, ilinti hissi ve bağlılığı yaratabilecek ulusal kökenlere ve zamanı dönüm noktalarına dikkat çeker. Böylece tarih, ulusal başarı ve mücadelelerden oluşan görkemli bir anlatı olarak sunulur; bağlılığın tek seçeneği de kişinin kendi ulusal topluluğu olarak belirlenir (3). Resmi tarih anlatımları, ulusal kimliği tek bir kimlik olarak inşa etmek ve diğerlerinin kimliğini hiçe saymak için kullanılır. Milliyetçi söylemlerin çoğunda görüldüğü ve Loring M. Danforth’un da iddia etmiş olduğu benzer biçimde ‘ulusal hareketler doğası gereği çifttir. Ilkin bir ulusal diğeri tanımlar ve reddeder, sonrasında da bir ulusal kişilik tanımlayıp geliştirir’ (4).

Bu bağlamda, tarih eğitimi ulusal kimlik yaratmak için mühim bir vasıta olarak görülür. Kıbrıs’ta tarih eğitimi ve uzun seneler kullanılan tarih ders kitapları resmi söylemleri ve Kıbrıs Türk toplumunun ulusal amacını meşrulaştıran bir alet olarak değerlendirilebilir (5). Kıbrıs ders kitaplarında ulusal kimliğin belirlenmesinde dost ve düşman ayrımı açıkça göze çarparken, kimliğin korunması için ötekilerle ilişkilerin kesilmesi gerekliliği savunulur. Ötekilerle kurulan ilişkiler “kimlik kaybı ya da giderek yok olma” kaygısı taşır (6). Tarih, eğitimi ulusal kimlik oluşturmak için bir ‘ideolojik vasıta’ olarak görülüyorsa, Kıbrıslı Türklerin son yıllarda tarih kitaplarını onlarca kere yazma ve değişiklik yapma süreci, mühim bir örnek teşkil edebilir.

Başka bir bölünmüş cemiyet, 1990’lı yıllardaki en kanlı etnik çatışmanın ve soykırımın yaşandığı Bosna-Hersek’te de tarih, Boşnak, Sırp ve Hırvat okullarında kültürel mitlerin, kalıp yargıların ve önyargıların ışığında yorumlanıp anlatılmakta, sulh ve uzlaşı sağlamak yerine düşmanlık ve korku aşılamaktadır. Bosna’daki savaşı sona erdiren Dayton Anlaşmasına nazaran eğitim, merkezi değil, oluşturucu devlet ve kantonların sorumluluğu altındadır. Federal bir çatı altında tek bir devlet olarak yaşaması hedeflenen Bosna-Hersek’te üç değişik cemiyet tarafınca uygulanan üç değişik eğitim sistemi bulunmaktadır. Hırvat kantonlarında Hırvatistan’daki müfredat, Sırp oluşturucu devletinde ise Sırbistan ve Karabağ’da kullanılan müfredat işlenmektedir. Federasyon müfredatı yalnız Boşnaklar tarafınca uygulanıp öteki iki cemiyet tarafınca göz ardı edilmektedir.

Bu yüzden son yıllarda Bosna-Hersek’te öncelikli hedeflerden biri etnik ayrımcılık ve dışlamadan uzak, siyasal, dini ve kültürel önyargıların ötesinde tüm evlatların haklarına saygı duyan çok-toplumlu/çok-kültürlü okullar ve eğitim sistemi yaratmaktır. Bu amaçla Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) 2002 yılından beri Bosna-Hersek’te eğitim reformlarını koordine etme misyonunu yüklenmişti. Dini, etnik ve kültürel farklılıklara saygı duyan, istikrarlı ve demokratik bir cemiyet için eğitim sisteminin değiştirilmesinin kaçınılmaz olduğuna inanılmaktadır (7). Bu bağlamda, yeni kurulan Gözden geçirme Komisyonu sulh ve uzlaşı sağlamak adına tarih kitaplarındaki uygunsuz ve itiraz edilen mevzuları çıkarma görevini üstlenmiştir. Bosna-Hersek’te yasayan Müslüman Boşnakları, Ortodoks Sırpları yada Katolik Hırvatları hedef alan, suçlayan, aşağılayan tarih, edebiyat, dil ve din kitaplarındaki temalar gözden geçirilmektedir. Komisyon üyelerine kendi çocuklarını öteki etnik gurupta hayal etmeye yada çocuklarını kendi halkları hakkında çarpıtılmış detayları okurken düşünmeye teşvik edilmiştir.

Bosna-Hersek’e benzer şekilde Kıbrıs’ta da adanın iki tarafında tarih eğitimi devam etmekte olan Kıbrıs problemi yüzünden siyasal bir boyut kazanmıştır. Kıbrıs’ta tarih eğitimi bölünmüş toplumlarda görüldüğü benzer biçimde Kıbrıs problemininin organik bir parçası olup “biz ve ötekiler” ayrımı üstüne kurulmuştur. Bu sebeple, kullanılan tarih kitapları da Kıbrıs sorununu ve süregelen etnik bölünmeyi yansıtır ve etnik merkezci bir yaklaşıma haizdir. Buradaki en mühim amaç tarihin doğru öğretilmesinden öte, ulusal davaya ve ulusal birlik ve beraberliğe katkı sağlamaktır (8).

Ders kitaplarındaki milliyetçi ve şövenist unsurların yanı sıra, iki cemiyet arasındaki bölünmeyi derinleştiren temalar, evlatların senelerce Kıbrıslı Rumlarla Türkler içinde asla bitmeyen bir düşmanlık ve çatışma fikriyle karşılıklı güvensizlik geliştirerek yetişmelerine yol açmıştır. Kıbrıs tarihindeki 1963, 1974 ve 1983 benzer biçimde kırılgan mevzular iki değişik toplumun resmi devlet politikaları çizgisinde yorumlanmış, aynı vakalar taraflarca değişik aktarılmıştır. Oysa iki toplumun da kabul edebileceği objektif ve dengeli bir tarih anlatımı toplumlar içinde karşılıklı anlayış, uzlaşma ve kalıcı sulh sağlanmasında etkili olabilir ve bu doğrultuda karşılıklı eğitim reformlarına gidilebilirdi. Önyargılara ve genellemelere dayanan bir üslup yerine Kıbrıslı Türkler benzer biçimde Rumların da geçmişte adadaki çatışma ve savaşlardan zarar görmüş olduğu, kayıplar verdiği, bu harpte her iki toplumdan da sivil halkın acı çekmiş olduğu anlatılabilirdi. Böylece, Kıbrıs’ta iki cemiyet için de travmatik olan bu tecrübenin daha dengeli anlaşılmasına destek olunabilirdi. Bu durum Kıbrıs Rum tarafı için de geçerlidir. Sadece Kıbrıs Rum toplumunda tarih eğitimi gerçek bir münakaşaya açılamayacak kadar kırılgan bir noktada olduğundan yeni bir yapılandırılmaya gidilememiştir.

Devam edecek…

 


Kaynaklar

(1). Bu yazı “Eğitim, Çatışma ve Toplumsal Sulh: Türkiye’den ve Dünyadan Örnekler” başlığı altında, editörlüğünü Kenan Davet’ın yapmış olduğu ve Mega Basım tarafınca basılan Tarih Vakfı yayınlarında çıkmıştır.
(2). Zvi Bekerman, ‘Giriş’, Sulh için Eğitim III: Kıbrıs Zamanı Ders Kitaplarının Metinsel ve Görsel Analizi, Arzu Latif
ve Hakan Karahasan (yazarlar), Lefkoşa: POST Araştırma Enstitüsü, Haziran 2010, (http://wwwpostri.org sitesinden de ulaşılabilir).
(3). Yiannis Papadakis, ‘Bölünmüş Kıbrıs’ta Tarih Eğitimi: Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türklerin “Kıbrıs Zamanı” Temalı
Ders Kitaplarının bir Karşılaştırması’, PRIO Cyprus Center, Rapor 2/2008,sayfa 2.
(4). Panayote E. Dimitras, ‘Writing and Rewriting History in the Context of Balkan Nationalisms’, Southeast European Politics, 1(1), Ekim 2000, sayfa 41-59.
(5).  Arzu Latif, Hakan Karahasan, ‘The Current debates and dilemmas on history and reconciliation amongst the Turkish Cypriots’, Peace Research Institute of Oslo (PRIO) Cyprus Centre, Annual Conference: Learning from
Comparing Conflicts and Reconciliation Process: A Holistic Approach
, Lefkoşa, Kıbrıs, 18-20 Haziran 2009.
(6). Niyazi Kızılyürek, Doğmamış Bir Devletin Zamanı Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti, İstanbul: İletişim Yayınları, 2005, sayfa 44.
(7). Valery Perry, ‘Reading, Writing and Reconciliation: Educational Düzeltim in Bosnia and Herzegovina’, European Center for Minority Issues (ECMI), Flensburg, Germany, Working Paper no 18, September 2003, http://www.ecmi.de.
(8). Arzu Latif, ‘Dilemmas of moving from the divided past to envisaged united future: Rewriting the history books in the North Cyprus’, The International Journal for Education Law and Policy, Ingo Richter (ed.) Legitimation and Stability of Political Systems-The Contribution of National Narratives, Wolf Legal Publishers (WLP), Special Issue 2010, sf. 35.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.